Yakınlarla büyütme döneminin sona erip çekirdek aile yapısından dolayı bakıcılara kalan bebekleri ve annelerini bu tarihlerde zor günler bekler. Ailenin bir üyesi haline gelen bakıcının seçimi bu bakımdan çok önemlidir. Bu konuda nelere dikkat etmemiz gerektiği hakkında Anne Bebek dergisi Prof Dr Sabiha Paktuna Keskin ile bir röportaj yapmış. Pudra.com bu röportajdan size yardımcı olabilecek bazı konuları sizlerle paylaşıyor.
Annenin bebeğini bakıcıya teslim etmesi en erken hangi yaşta (kaç aylıkken) olmalı?
İnsanın gelişme aşamaları izlenirse, bu yaş 3 yaşından önce olmamalıdır. Ancak zorunlu hallerde anne bebeğinden ilk gün de dahi ayrılmak durumunda kalabilir. Daha önceki yaşlarda ayrılmak söz konusu ve seçenekler mümkün ise, 13-18. aylar ve 2,5 – 3 yaş arası daha dikkatli olunmalıdır.
Bir bebeğin sık bakıcı değiştirmesi psikolojisi açısından ilerde ne gibi sorunlara yol açabilir?
Zihin, lisan ve öğrenme sistemleri bozulur. Başkalarına güven duygusu gelişemez. Psikolojik olaylar soyut olaylar değildir. Psikolojik sorunların beyinde somut yapıları vardır. İkincisi, bakıcı değiştirmek gerçekten bebeğin psikolojisini bozar. Bebek huysuz, huzursuz olur, uykuları bozulur. Sebepsiz kusma, kabızlık gibi mide-bağırsak yakınmaları başlayabilir. Bütün bunlar, sorunla eş zamanlıdır. Bakıcı değiştirmek çocuğun lisan, zihin ve öğrenme mekanizmalarını zedeler. İleride başkalarına güven duygusunun gelişmesini olumsuz etkiler. Bu olumsuz etki, ailede: panik atak, depresyon, şizofreni, intihar eğilimleri gibi genetik yatkınlık ile seyreden psikiyatrik sorunlar varsa ve erkek çocuklarda daha belirgin olarak ortaya çıkar.
Bakıcının yaşı önemli midir?
Değildir. Bakıcının değişmemesi ve bebeğin her istediğini koşulsuz yerine getiriyor olması önemlidir.
Bakıcı ararken ebeveyn nelere dikkat etmesi gerekir?
Bakıcının değişmemesi ve bebeğin her istediğini koşulsuz yerine getiriyor olmasına. 28 yıllık hekimlik pratiğimde aksi halde çok vahim olgular ile karşılaştım. Bir çocuğun zihin yapılarının gelişmesinin en hızlı olduğu dönem ilk 3 yaştır. Bu yapıların bozulması halinde çocuk içe kapanır, göz kontağı kuramaz, konuşmaya başlamış ise bile kelimelerini kaybeder, uykuları bozulur, aşırı seçici yemeye, kusmaya, kabız olmaya başlar. Bunlar otistik bulgular ile karışacak kadar vahim belirtilerdir. Doğru yaklaşılmazsa zaten otizm kapıda beklemektedir.
Bakıcıyı denetlemenin en uygun yolları nelerdir?
Bakıcıyı hizmet alınan biri olarak değil, aileden biri olarak, ailenin en değerli bireyi olarak görerek ve bunu ona hissettirecek biçimde davranarak. Onu kontrol ederek değil, ona içten davranarak. Emretmeden, onun vicdanına hitap ederek.
Bakıcı seçerken gündüzlü, gece yatıya kalan arasında seçim yapılacaksa, hangisi çocuğun gelişimi açısından daha yararlıdır?
Çocuk açısından bakılırsa, şüphesiz ki, yatılı tercih edilmeli. Çünkü çocuk, kendisinin yaşamsal ihtiyaçlarını -ki; bunlar biraz önce de değindiğim gibi beslenmek, uyumak ve temizlenmektir- karşılayana bağlanır. Bu ihtiyaçlarını karşılayanın annesi olması onun ilk tercihidir. Bu olamıyorsa bu ihtiyaçlarını karşılayana yönelir. Doğal olarak, bu ihtiyaçları karşılayan değişken ve tutarsız olursa çocukta tedirginlik ve kaygı başlar. Takip eden sorunların kaynağı da bu kaygıdır.
Yatılı bakıcı varlığında bebeğe bakıcın gece-gündüz bakması onu annesinden uzaklaştırmaz mı?
Bakıcı annenin yokluğunu kapatmak için vardır. İlelebet ayrılık halleri konumuz dışındadır. Hiçbir bebeğin ilelebet annesinden ayrılmaması en büyük temennimizdir. Konumuz annenin bakamayacağı hallerde bakıcının devreye girmesidir. Bakıcının yatılı olması geceleri de bebeğe bakması anlamında alınmamalıdır. Anne evde ise bebeğin yaşamsal ihtiyaçlarını anne karşılamalıdır. Bir başka deyişle ilk 3 yaşta annenin bebeği ile geçireceği kaliteli zaman onun yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Yoksa oyun oynaması, zekasını açmaya yarayacağını sandığı kitap, CD, oyuncak vs gibi aktiviteler değildir. Bakıcının yatılı olmasının gündüzlüye olan üstünlüğü bebeğin ona bakan kişiden tıpkı anneden olduğu gibi akşamları ayrılıyor olmasına engel olmaktır. Bu akşamları bebeğe bakıcı bakacak anlamında değildir. Bakıcıdan akşamları faydalanılmak isteniyor ise anne bebeği besliyor, altını alıyor, onu uyutuyor iken bakıcı annenin diğer ev işlerine yardımcı olabilir.
Bakıcıya bağlanıp onu sonradan kaybetmenin temel psikolojik sonuçları neler olabilir? Yabancılaşma ve kayıplara karşı aşırı hassasiyete katkıda bulunur mu?
Yaşamın ilk 3 yılında çocuk onun temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayana bağlanır. Bu bağımlılık değildir. İlk 3 yıl koşulsuz ilgi ve sevgi ile doyuma ulaşan çocuk yuvadan uçan kuş gibi özgür yaşama devam eder.
Bakıcıyla büyümenin anneyle yabancılaşmayı getirmesi hangi durumlarda söz konusu olabilir?
Annenin evde iken bebeğin temel ihtiyaçlarını karşılamaması halinde ortaya çıkabilir. Daha önemlisi, bebeğin gelişmekte olan beyni doğrultusunda değil de annenin kendi yetişkin mantığı çerçevesinde hareket etmesi halinde bebek anneden uzaklaşır. Bu durum yukarıda değindiğim uyku, mide bağırsak gibi sorunlarını ortaya çıkarır.
Annelerin en sık yaptıkları hata; bebeğin zekasını geliştirmek adına gösterdikleri çabadır. Kitaplar, CD’ler, puzzle’lar ile zekanın gelişeceğini sanırlar. Bu çabayı gözeten sektör de annelerin bu zayıf noktasına hitap eder. Oysa zekanın gelişmesi için gereken olmazsa olmaz koşul ilk 3 yaşta besleyene bağlanmanın yarattığı emin zemindir. Annelerin yaptığı bir diğer önemli hata; arkadaşlarının çocuklarında gördükleri çocukça davranışları bebeklerinin göstermesinden korkmalarıdır. Bunun için disiplin kurallarına başvururlar. Oysa anneye bağlanmanın olmazsa olmazı koşulsuz sevgi ve ilgidir. Bebek şımarmaz.
Bebeği bakıcıya alıştırma sürecini nasıl kolaylaştırabiliriz?
Ona eşlik etmek koşulu ile beslemesini, uyutmasını, altını almasını sağlayarak. Alıştırma sürecini bu işlemlerin sorunsuz yapılabildiği zamana kadar uzatmalıdır.
Önemli bir not…
Hatırlamadığımız bebeklik dönemi yetişkin davranışlarını şekillendirir. Bu konu tartışmasız böyledir. Çünkü, yaşananlar hafızaya değil bu dönemde beyinde Amygdala’ya kaydolur. Amygdala bence insanın kara kutusudur. Hafızaya kaydettiklerinizi gün olur unutursunuz ancak Amygdala unutmaz. Bu bakımdan çocuk büyütmek tarifi imkansız sorumluluk içeren bir durumdur. Bu sorumluluk anneleri korkutmamalıdır. Çünkü bebekleri ile ilgili yanıtların tümü kendi içgüdülerinde mevcuttur. Yanıtını merak ettikleri bir soru varlığında mantıklarına değil içgüdülerine başvurmalıdırlar. Sorumluluğun ağırlığı kadar çocuk büyütmede varılacak tat da büyüktür.