"Çocukların yürümeye, konuşmaya başlaması gibi cinsel olarak da gelişmesi, normal gelişimlerinin bir parçasıdır. Cinsellikle ilgili merakı kendini ve dış dünyayı tanıma sürecinde diğer bütün merakları kadar doğaldır. Çoğu çocuk, soruları ile bu merakı ortaya koyar, soru sormasalar dahi anne ve babası tarafından çocuklara cinsellik hakkında eğitim verilmelidir.
Çocuk, bebeklikten başlayarak dokunarak bedenini keşfetmeye başlar. Özellikle altı değiştirilirken cinsel organına da dokunur ve bu dokunuşun haz verici olduğunu öğrenir. Çocuğun cinsel organına sıklıkla dokunmak istemesi anne ve babayı endişelendirse de aslında normaldir.
2-2,5 yaşlarında başlayan tuvalet eğitimi ile çocuğun cinsel organına olan ilgisi ve merakı da artar. Anne ve babanın çocuğun bu ilgisine karşılık verdiği tepkiler kızgınlık ya da çocuğu engelleyici nitelikte olmamalıdır.
Özellikle 3-4 yaş aralığında çocuğun cinsel kimlik duygusu gelişir. Çocuğun, kız veya erkek olduğunu fark edip cinsiyetini kabul etmesi, bedenini tanıması sayesinde olur. Bu dönemde, kız-erkek ve çocuk-yetişkin vücudunun farklılıkları çocuğa anne ve babası tarafından anlatılmalıdır.
Anne ve baba, çocuk resimleri kullanarak vücut parçalarını, cinsel organları da dahil ederek tanıtabilirler. Çocuğun, yetişkin vücudunun farklı bölgelerini de resim üzerinde görmesiyle, büyüdükçe nasıl değiştiğimizi öğrenmesi sağlanmış olur. Bu öğrenim sürecinde vücudumuzun bazı bölgelerinin bize özel olduğu ve korunması gerektiği çocuk korkutulmadan vurgulanmalıdır.
Çocuğun 3-4 yaşlarında cinsiyete özgü özellikleri öğrenmesi, daha sonraki yıllarda cinsel gelişimi için düzenleyici olacaktır. Özellikle 3 yaş sonrasında, çocukların karşı cinsteki arkadaşlarına yönelik el ele tutuşma, öpme, “seni seviyorum” deme gibi yetişkinlerin cinsel davranışlarını taklit etme eğilimlerinin başladığı gözlenir. Çocuğun karşı cinsten arkadaşına dokunması veya onunla daha yakın olmak istemesi normaldir ve gerçek anlamdaki cinselliği içermez. Bu davranışlara yönelik olarak anne ve babanın aşırı tepkiler vermesi, çocuğun utanmasına ve duygularını gizlemeye başlamasına sebep olacağından yanlıştır.
Genelde okul öncesi çağdaki çocuk 'ben nasıl oldum?' sorusunun cevabını da merak eder. Bu soruyu cevaplarken cinsel ilişkinin nasıl olduğu çocuğa anlatılmaz ya da herhangi bir şekilde gösterilmez. 'Annedeki yumurta babanın küçük tohumu ile bir araya gelir ve anne karnına yerleşir' cümlesi ile cevap vermek uygundur. Bu anlatımla birlikte, hamile bir kadının bebeği vücudunda nerede taşıdığını ve zaman içinde bebeğin nasıl büyüdüğünü gösteren resimler kullanılabilir.
Anne ve babayı çocuğun cinsel davranışları arasında belki de en çok endişelendiren konu mastürbasyondur. Her çocukta ortaya çıkmasa da kardeşin doğumu, anne babadan uzun süreli ayrı kalma, anne ve baba arasındaki uyumsuzluk, kavga veya boşanma gibi nedenler, çocuğun yaşadığı üzüntüyü cinsel organını uyararak unutmaya çalışmasına neden olabilir. Mastürbasyon, tanı kitaplarında psikolojik bir problem, psikopatoloji olarak yer almaz. Ancak bu durum, aile içinde çocuğu etkileyen bir problem olduğunun sinyalidir.
Anne ve babanın endişelenip çocuğa kızması veya çocuğun davranışını engellemeye çalışması durumu kötüleştirebilir. Doğru olan ilk yaklaşım, mastürbasyonu görmezden gelip çocukla daha fazla vakit geçirmek, onunla oyun oynamak, resim yapmak, gezmek ve sohbet etmektir. Eğer işe yaramıyorsa ve çocuğun mastürbasyon yapma sayısı giderek artıyorsa, bir psikologdan uzman desteği almak doğru bir karar olacaktır."