Günümüzde yetişkinlerin dünyasında da "mış gibi yaşamak" pek popüler. Aslında yakınılan bu durum anne-babaların ya da çocukların bireysel farklılıklarından veya yanlışlarından kaynaklanmıyor, düzenin bir getirisi. Erkenden tayin edilen ebeveynleri yani çocuklarımızı bu "mış gibi" hal çok yoruyor ve gelecek yaşantılarında risk oluşturuyor.
Ebeveyn gibi davranan çocuklar gelecekte nelerle karşılaşabiliyor?
Çocukların yaş özelliklerini deneyimlememesi, çocuk gibi olmaması başlı başına sistemin doğasına aykırı. Sistemin kendinden menkul sınırları ihlal edilmiş oluyor böylece. Ebeveynler ve uzmanlar erken yaşlarda sınır koymanın önemini anlatırken, bu durum başlı başına bir sınırsızlık teşkil ediyor. Sınırların olmayışı da çocukların kendilerini daha yalnız ve korunaksız hissetmesine sebep oluyor.
Erken yaşlarda ne kadar "anne/baba" gibi davranıyorsa çocuk, ilerleyen yıllarda ebeveyn-çocuk ilişkileri o kadar zorlu ve çatışmalı geçiyor. İstediği rolü sahiplenebileceğini düşünen çocuk, dış dünya ile karşılaştığında hayal kırıklığı yaşayabiliyor. Diğer insanlarla olan ilişkilerinde uçsuz bucaksız sınırlar, hayırlar ve belki de kayıplar yaşayan çocuğun bu duruma dayanıklılığı zayıf oluyor. İlişkilerinde tayin edebileceği ebeveynler aramaktan bir türlü vazgeçemiyor.
Ebeveyn gibi davranan çocuklar karşısında anne-babalar ne yapmalı?
Çocuklarınızın akrana değil, ebeveyne ihtiyaçları olduğunu unutmayın. İyi ve yakın ilişkide olabilmeniz için onlar ile "arkadaş" olmanıza gerek yok. Arkadaş gibi oyun oynayıp, yetişkin olarak günlük yaşantınıza devam edebilirsiniz. Çocuklarınızla yetişkin dili kullanarak (çocuksu konuşmalardan kaçınarak) istediğiniz şeyler hakkında uzun uzun (felsefe, tarih, bilim, doğa) konuşun. Ama doktor, okul, ders, ilaç kullanımı ve benzeri yetişkin kontrolünde olması gereken konularda tatlı bir dille, kararlı ve tutarlı davranışlar sergileyerek açıklamalarınızı yapın. Örneğin "Bak bakalım bu doktor amcayı sevdin mi?" ya da "Bak bakalım, sevdiysen bu abla senin öğretmenin olabilir" gibi çocukların elinden çocukluklarını almamıza zemin oluşturan cümleler kurmayın. Çünkü bu gibi durumlarda karar veren ebeveynler olmalı. Yetişkinlerin tek misyonu, çocuk sağlığını ve ihtiyaçlarını sevgi çerçevesinde yerine getirmektir. Burada olması gereken "Senin artık okula başlaman gerekiyor. Öğretmeninle çok güzel vakit geçireceğine eminim" gibi, hem sizin karar mekanizması olduğunu hem de karşınızdaki uzmanın (doktor, öğretmen) sınırlarının olduğunu hissettirmenizdir.
Sınırlar, çocukların özgürlüğünü elinden almak değil. Sınırlar, çocukları koruyup kollamak amacıyla var. Çatının taşıması için duvarlara ihtiyaç olması gibi. Kapıyı nereye koyacağınız size kalmış; mimar sizsiniz…