@Pudra özel haberidir, izinsiz kullanılamaz. 07.05.2013

İsyankar çocukla nasıl baş edilir?

Anne babaların çoğu ne isyankar bir çocukla baş etmek zorunda kalışlarından yakınıyor. Peki, ama çocuklarda bu isyankarlık neden kaynaklanıyor? Uzm. Psk. Yegan Sasık Pudra.com için yazdı.

Bu sene içerisinde ülkemiz popüler kültür müzik arenasında sıkça kulağımıza çalınan ve büyük kitlelerce keyif alınarak dinlendiğini gözlemlediğim bir şarkı vardı: ‘İsyan’. Dikkat ederseniz şarkının başlangıcında besteci ‘Benim isyanım ne yağmura, ne boş sokağa, ne sonbahara, ne de…’ diye başlıyor sözlerine. Hissettiğim, ‘isyanın’ nesnesinin aslında pek de net olmadığıdır.

İsyankar çocukla nasıl baş edilir?

Zaten yaşam içerisinde hangi yaş aralığında olursak olalım ‘isyan’larımız çoğu zaman ya çoklu ve dolayısıyla karmaşık nedenlerle ya da kimi zaman adresi bulunamaz kimselere, hislere, oluşumlara, kaygılara yönelik olarak dışavurumlarımıza yol açar, değil mi?

Her isyan yersiz midir?
“İsyankar” kelimesi Türkçe sözlüklerde; başkaldırıcı, asi ve ayaklanan gibi ifadelerle ilişkilendirilir. Peki, objektifi çocuk ve gençlerimizin üzerinden çekip genel düzene çevirdiğimizde, bu tanımlama kapsamında olabilecek her bir bireyin kötü olduğunu, davranışlarının-tepkilerinin yersiz olduğunu, düzeni bozduğunu ya da zarar verme niyetinde olduğunu söyleyebilir miyiz?

Bence söyleyemeyiz. Sorgulayan, daha çok öğrenmek, yaşamı süresince işlev sahibi olmak isteyen bireyler haklarını aramak, öğretilenleri sorgulamak, diğerlerinin kendilerine karşı olan tutumları ile ilgili tepki vermek yetisinde olan kişilerdir.

Kendi çocukluğunuzda nasıldınız?
Çocuk ve gençlerin özellikli tepkilerine değinmeden evvel yukarıdaki görüşümü sizlerle paylaşmayı istemem; isyan eden, karşıt gelen, anne ve babasının her dediğini sorgusuz sualsiz yerine getirmeyen çocuk ve gençlerinizde hemen bir problem aramadan önce bir durmanızı, o yaşlardaki halinizi düşünmenizi ve evladınızın o anki tepkisine neden olabilecek bir davranımda bulunup bulunmadığınızı sorgulamanızı istememdendir. Bu sayede olaylar büyümeyebilir ve hatta aile içerisinde farklı jenerasyonlar birbirlerinin pencerelerinden bakmaya fırsat bulabilirler.

Anneler bilirler kimi bebek ‘zor’ kimi bebek ise ’kolay’ bebek olarak tanım bulur günlük dilde. Burada ima edilen sanırım çabuk telkin olabilen/olamayan, anne harici yakın ilişkide bulunulan yetişkinler ile de kalabilen/kalamayan, anne sütü ve/veya gıda ile beslendiği dönemde çok seçici olmayan/olan vb. bebeğin gözlemlenen davranışlarıdır.

Bebekler neden isyan eder?
İsyan ile ilgili konuşmakta iken, öncelikle belirtmek istediğim, gerek bebeklik gerekse çocukluk döneminde olsun, yukarıda sözü edilen davranışsal örnekler ve haricindeki olası senaryolar dahilinde birçok bebek/çocuğun ‘isyan’ veya ‘karşıt gelme’ olarak tanımlanan birçok davranışının altında mantıklı nedenleri bulunur. Örneğin bebeklik dönemi için konuşacak olursak:

Plansız/istenmeyen bebek olarak dünyaya gelmek.
Anne ve/veya babanın bebeğe iyi davranması, bakım vermesi, ancak ruhen ve zihnen ebeveynlik statüsünde bulunmak istememe halleri.
Gerçek fiziki-tıbbi rahatsızlıklar.
Uygun bakım verme koşullarının sağlanamaması; çok/az yedirmek, çok kalın/çok ince giydirmek vb.

Çocuklar neden isyan eder?
Çocukluk dönemi için konuşacak olursak karşımıza ‘iki yaş krizi’ çıkmakta bildiğiniz gibi. İnat, tutturma, hayır’ların çoğaldığı dönemler 2 ile 3-3,5 yaş arasında ise yaklaşık olarak ve bu krizlerin yanı sıra çocuğunuzun dil, bilişsel, sosyal, motor gelişim alanlarında ilerleme gözlemliyorsanız, öz bakım ihtiyaçlarını kendi karşılayabilmeye başladığına şahit oluyorsanız, işte bu, sözünü ettiğimiz ve duymaya da sıkça alışık olduğumuz ‘iki yaş krizinin’ getirisidir.

İki yaş krizinde ne yapmalı?
Bu durumda siz anne ve babaların durup derin bir nefes almanızı ve sürecin tamamlanmasını beklemenizi öneririm. Beklemekten kastım; bu dönem içerisindeki inat, isyan ve karşıt gelme davranımlarının, gelişim dönemi özellikleri ile örtüşür olduğu, yani normal olduğudur.
Ancak sürecin sağlıklı tamamlanması için ebeveynler şefkatli ve bir o kadar da kendi doğruları dahilinde sınırlı olmalıdırlar. Anne ve babaların da hayır’ları olmalıdır. Bu sayede çocuk durması gereken yerleri öğrenecek, izin verilen alan içerisinde de yeni dünyayı ve yeni yeteneklerini keşfederek kabuğunun kırılması sürecini tamamlayacaktır.

Ergenler neden isyan eder?
Ergenlik yıllarına yaklaştığımızda ve içine girdiğimizde ise aslında iki yaş dönemindeki ile benzer tutumları sergilemelidir anne ve babalar. Ancak burada karşınızdaki kişinin ‘kanının deli!’ olduğunu unutmamak gerekir. Onu dinlemeli, ona güvendiğinizi hissettirmeli, ona yalnız kalabileceği bir alan ve zaman tanımalı ve daha önceki yıllardaki gücünüzü muhafaza etmeli; sınırlar konusunda tutarlılığınızı sürdürmelisiniz.

Peki hali hazırda ‘isyankar’ olduğunu düşündüğünüz bir genciniz var ve neden acaba mı diyorsunuz?

Olası sebepler:
Özel hayatı, gizli defterleri, özel telefon konuşmaları yapmasına gerçekten müsaade ediyor musunuz?
Okul veya sosyal aktivite dönüşlerinde sizinle oturup, zaman geçirmediği ve ayrıntıları size anlatmadığı için ‘Sen de büyüdükçe bizden uzaklaşıyorsun, gel de konuş biraz babanla/benimle!’ gibi yakınmalarda bulunmadığınızdan emin misiniz?
Yanlışlarını, eksikliklerini, olayları mübalağa ile anlatışlarını normalize ediyor ve ‘onu’ ciddiye alarak, küçümsemeden yanıtlıyor, dertleşiyor musunuz?
Aşklarını ciddiye alıyor musunuz?
Büyüdüğünü kabul ediyor musunuz?
Gerçekçi olmasa dahi hayallerini hevesle-ilgiyle dinliyor musunuz?
En önemlisi ‘onu’ koşulsuzca sevdiğinizi ve her hatasında arkasında önce durup sonra hatası adına konuşacağınızı ve gerekeni yapacağınızı ona hissettirebiliyor musunuz?

İsyankar çocuğu olan anne babalar ne yapmalı?
Kendi gençliğinizi düşünün, onu ciddiye alın ve bunu gerçekten inanarak yapın. O zaman o da, size yine karşı gelecek ve belki sizi beğenmeyecektir ama bunu can acıtmak için değil oluşumunu tamamlamak için yapıyor olacaktır.

Son olarak, bebeklik ve genç yetişkinlik arası dönemde herhangi bir gelişimsel ve/veya davranışsal problem söz konusu olmadığı takdirde, karşıt gelme/isyan etme davranışlarının yüzde ellisi içinde bulunulan gelişimsel dönemin özelliği yüzde ellisi ise aile ilişkilerinde, belki de konuşulmayan ama çocuğa/gence bir şekilde geçmiş bir huzursuzluğun dışa vurumudur. Bu davranışları aile ilişkilerinizin alarmı gibi düşünebilirsiniz. ‘İsyan’ ile karşı karşıya kaldığınızda, anlayın ki karşınızda isyan eden kişi ile ilişkinizde çözülmesi gerekenler var!

Yegan Sasık
Uzman Psikolog
(Çocuk ve Ergen Psikolojisi)


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER