"Özellikle bir yaşını tamamlayan çocukların ebeveynden ayrılma vakitlerinde, endişe ya da sadece basit bir itiraz olarak yorumlanabilecek ayrılık tepkisi gözlemlenir. Annenin işe gitmek ya da alışverişe çıkmak gibi günlük işler için çocuktan ayrılmasının ötesinde, tuvalete girmesi bile sorun olmaya başlar. Oysaki yaşamın ilk yılında genelde böyle bir sorun yoktur. Annesi evden çıkmak üzere olan 9-10 aylık bir bebeğin bakıcısının kucağında mutluluk içinde annesinin gidişini izlediğini, hatta el sallayarak uğurladığını görebilirsiniz. Ama büyüdükçe çoğu çocuk güçlü bir şekilde ağlayarak ve itiraz ederek annenin gözden kayboluşuna tepki gösterir.
Çocuğun bu protestosunun altında yatan sebep annesi olmadan kendini tam anlamıyla güvende hissedememesi olabileceği gibi, “Ben de seninle gelmek, yaptığın aktivitelere katılmak istiyorum. Ben seni görmüyorken neler olduğunu, neler yaşandığını merak ediyorum” anlamına gelecek daha basit bir durum da olabilir.
Eğer çocuğunuzu güvendiği ortamda ve güvendiği bir bakıcıyla bırakıyorsanız aslında gidişinize verdiği tepkinin sebebi büyük oranda meraktır. Yani güçlü merak duygusuyla sizin yaptıklarınıza o da katılmak, o da sizinle gelmek istiyordur ve bu isteği ifade etmek için ağlıyordur.
Ama çocuğunuzu çok da güvenli hissetmediği bir ortamda bırakıyorsanız ağlama ve itirazlarının sebebi daha çok endişe ve korku duygusudur. Örneğin, tuvalete girmek için kapıyı kapatıp çocuğunuzu bir süreliğine tek başına kapının dışında tuttuğunuzu düşünün.
Eğer o sırada yanında bağ kurduğu başka bir kişi yoksa bu kısa ayrılığa verdiği tepkinin sebebi büyük ihtimalle kendini yalnızken güvensiz hissetmesidir.
Aslında çocuğun ayrılık vakitlerinde ağlama ya da itiraz şeklinde gösterdiği tepkileri kendini ifade etmek için kullandığı sağlıklı bir yöntem olarak değerlendirilebilir. Çocukların özellikle 13-14 aylık dönemden itibaren istek duygusu ve kendini ortaya koyma ihtiyacı yükselir.
Ayrıca, ilk defa sevdiği kişilerin yanında olmadığı zamanlarda başka bir yerde var olmaya devam ettiğini algılamaya başlar. Bu algının gelişim psikolojisinde 'kişi sürekliliği' gibi teknik bir adı bile vardır. Yani çocuklar büyüdükçe, bir kişiyi o anda görmüyor bile olsalar zihinlerinde tutabilir hale gelirler. Bebekler bu algıya sahip değildir. Yani odadan çıktığınızda 4 aylık bebeğiniz için yok olmuş sayılırsınız. Sizin başka bir mekanda başka bir şeyler yapmaya devam ettiğinizi bilmez. Kişilerin sürekli olduğu algısına sahip bir çocukta ise elbette ki ayrılık vakitlerinin anlamı güçlenir. Bu gelişim düzeyine ulaşmış bir çocuk doğal olarak ayrılık yerine annesiyle birlikte olmayı tercih eder."
Twitter/SinemOlcayKadem
Facebook/İPC İstanbul Parenting Class