Ağrı, vücudun doku hasarına karsı verdiği duyusal ve duygusal bir cevaptır. Duyusal boyut sinir iletimine bağlı iken duygusal boyut psikolojik, fizyolojik pek çok öznel faktöre bağlıdır. Akut ağrı, çocuklarda sıklıkla doku hasarı, hastalıklar ve gerekli tıbbi girişimler sırasında en sık yaşanan ve istenmeyen deneyimlerden biridir. Aynı zamanda çocuğu ve ailenin anksiyetesinin artmasına da yol açar.
Çocuklarda ağrı ne zaman oluşur?
Çocuklarda en sık; akut hastalıklar sırasında (otit, farenjit, menenjit, gastoenterit, akut apandisit gibi), travma sonrası (yaralanma, burkulma, kırıklarda), geçirilen operasyon sırasında ve sonrasında, gerekli medikal girişimlere bağlı (kan alma, cilt biyopsisi, lomber ponksiyon) ağrı oluşur. Daha az sıklıkta kronik hastalıklar ve kansere bağlı kronik ağrılar görülür.
Çocuklarda ağrı ile ilgili yetersiz bilgi ve eğitim, ağrıyı gidermeye yönelik yapılan işlemlerin yetersiz uygulanması, ağrının ortadan kaldırılmasını engeller. Bu nedenle hekimlerin hastalarında oluşan ağrının ortadan kaldırılmasında birinci derecede sorumludur. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi için de uygun ağrı değerlendirme tekniklerinin yerine getirilmesi gerekmektedir.
Çocuklar ağrısı olduğunu nasıl belli eder?
Vücutta yolunda gitmeyen olayların oluştuğunu haber vermesi nedeniyle ağrı, özellikle yakınmalarını dile getiremeyen küçük çocuklarda önemlidir. Çocuklar genellikle bakışları ve tavırları ile ağrıyı belli eder. Her zamanki halinden daha huzursuz olması, muayene sırasında yüzünü buruşturma, ağrıyan bölgeyi çekme, o bölgeye dokunulduğunda daha fazla ağlama gibi davranışlarla ağrısını ifade eder.
Çocuk kliniklerinde ise bu değerlendirmeler yaşa göre belirlenmiş skalalar ile yapılabilmektedir. Ancak ağrının çevresel ve kişisel faktörlere bağlı subjektif bir algı olduğu unutulmamalı, ailenin duygusal ve bilinç durumu, korku gibi öğrenilmiş davranışlar göz önünde bulundurulmalıdır.
Ağrı kesici kullanımı nasıl olmalı?
Çocuklarda ağrı tedavisinde en yaygın kullanılan ilaç tedavisidir. Öncelikle ağrı yeri, şiddeti, ağrıya neden olan faktörler ve ağrının şiddetini arttıran (fiziksel ve psikolojik) faktörler göz önüne alınmalıdır. Ağrı tedavisinde kullanılan ilaçlar; analjezikler, opioidler ve diğer ilaçlar olarak sınıflandırılabilir. Hafif ve orta şiddette ağrılarda analjezikler (parasetamol, ibuprofen gibi) kullanılabildiği gibi daha şiddetli ağrılarda diğer grup ilaçlar kullanılır. Ancak ağrının yeri, nedeni, şiddeti belirlendikten sonra tedavi planlamak, uygun doz ve aralıklarda ilaç kullanmak gereklidir.
Ağrı tedavisinin mutlaka hekim kontrolünde yapılması gerekmektedir.
Kulak enfeksiyonuna bağlı ağrısı olduğu bilinen bir hasta ya da operasyon sonrası ağrı olabileceği belirtilen bir hastada ağrı kesiciler önerilen tür ve miktarda kullanılabilir. Eğer yeni başlamış, şiddeti giderek artan ve eşlik eden başka yakınmaların da olduğu akut ağrı durumlarında öncelikle hekim tarafından değerlendirildikten sonra ağrı kontrolü sağlanmalıdır.
Ağrıyı azaltmak için ilaç dışı yöntemler uygulanabilir mi?
İlaç tedavisinin yanı sıra ağrının şiddetini azaltmak ve ağrıyı önlemek için ilaç dışı yöntemlerden faydalanılmalıdır. Masaj (gaz yakınması olan bebeklerde de uygulanabilir) ve soğuk- sıcak uygulama gibi fiziksel yöntemler; psikoterapi (kanser hastalarında) gibi bilişsel yöntemler; oyun, gevşeme, egzersiz gibi davranış tedavileri (yapılacak medikal girişimin önceden açıklanması, oyun haline dönüştürülmesi gibi) uygulanabilir.
Ağrısı olan çocuğa yaklaşım nasıl olmalı?
Ağrısı olan çocuklara yaklaşım ağrının şiddetini azaltması açısından önemlidir. Daha önce yaşanmış ağrı ile ilgili kötü deneyimler çocuğun ve ailenin anksiyetesinin artmasına, korku duyulmasına yol açar. Bu nedenle ağrı hafızası oluşturmamak için girişimlerden önce ağrıyı önlemek ve ağrı duymamasını sağlamak gerekir. İyi bir ağrı kontrolü ile çocuğun rahatlatılması ailenin de tatmin olmasını sağlayacaktır. Bir sonraki durumda benzer şiddette anksiyete ve korku yaşanmayacaktır.
Tüm çocuklar duygusal açıdan desteklenmeli, aileyi çocuktan ayırmaktan sakınılmalı ve yaşına uygun yaklaşılmalıdır. Yapılacak tanı ve tedavi amaçlı girişimlerin açıklanması duyulan korku ve anksiyeteyi azaltır. Bebek ve çocukların da ağrıyla ilgili kötü deneyimler edinebileceği, ağrıyı hissettikleri ve hatırladıkları unutulmamalıdır.