“Ergenlik son çocukluk, ilk yetişkinlik evresidir. Çocukluğun kesin olarak ne zaman sonlanacağı ve yetişkinlik evresine geçileceği toplumsal, psikolojik ya da biyolojik faktörler ile ilintilidir.
Ergenlik dönemi geçen yüzyılda hem genç insanlar fiziksel olarak daha erken olgunlaştıkları hem de pek çok birey işe girme ve evlenmeyi 20’lerinin ortalarına kadar ertelediği için önemli ölçüde uzamıştır (Furstenberg, 2000). Bu değişimler nedeniyle, ergenliğin 10 yaş dolaylarından başladığı ve 20’lerin başlarında sona erdiğini düşünmek daha anlamlıdır.
Ergenlik yıllarını tek bir evre yerine, bir evre dizisi olarak görmek daha anlamlıdır. Örneğin ilgileri pop müzik, okul dersleri-notları ve futbol etrafında toplanan 13 yaşındaki bir ergen ile evliliği aşağılayan, iş baskılarından kaygılanan ve üniversite kariyerine başlayan 18 yaşındaki bir ergen ile çok az ortak yönleri vardır (Steinberg, 2007).
Önde gelen sosyal bilimci ve ruh sağlığı uzmanları tarafından ergenlik dönemi erken ergenlik (10-13 yaları arası), orta ergenlik (14-17 yaşları arası) ve geç/ileri ergenlik (18-22 yaşları arası) olarak üçe ayrılır.
Bu bölünmeler, toplumların insanları eğitim kurumlarına gruplama yollarına karşılık gelir, bunlar ortaokul, lise veya üniversiteye gitmeyi işaret eden yaklaşık yaşlardır.
Erken ergenlik dönemi genç için belki de en zorlu süreçtir. İlk geçiş evresi birçok bilinmezlik ve değişimi içerir. İşte 10-13 yaş döneminde görülen davranışlar:
- Erken ergenlik döneminde, hormonlar ve bedenin cinsel farklılaşması sonucu bocalamalar başlar. Bu dönemin en belirgin özelliği ergenlikle birlikte ortaya çıkan biyolojik değişikliklerin yarattığı baskıya karşı gencin uyum ve baş etme çabalarıdır.
- Bedensel değişiklikler bazen o kadar hızlı olur ki gençler bedenlerinin içinde kendilerine yabancılık çekerler. Büyüyen göğüsler, yüzde çıkan akneler gençte bu değişimin sonucunun nereye varacağına yönelik kaygılar yaratır.
- Bu dönemdeki ergenlerin çoğu ayna karşısında bedenlerini inceleyerek uzun süreler geçirirler. Bu da yeni bir beden imgesi edinme ve buna alışma çabalarının göstergesidir.
- Bu süre içerisinde genç kendisiyle ilgili yeni bir yanının daha farkına varır; kendisini çocukluktan farklı bir kız ya da erkek olarak algılamaya başlar. Beden görünümünün değişmesi, dürtülerinin artması, cinsel kimliğin daha fazla hissedilmesi genci sosyal olarak da yeni bazı konumlar edinmesi gerekeceği gerçeğiyle karşı karşıya bırakır. Karşı cinsi düşünmeye başlar ve ideal partneri ile ilgili hayaller kurar. Ancak bu dönemde romantik ilişkilerden çok aynı cinsiyetten bir ya da iki kişiyle yakın arkadaşlıklar kurma eğilimleri daha fazladır. Birbirlerinin sırlarını paylaşma ve yardımlaşmaya dayalı bu tür arkadaşlıklar genci ilerideki yaşantısında insan ilişkilerinde yakınlık kurmaya da hazırlar.
- Romantik ilişki olursa daha çok kendini sınamaya yöneliktir ve partner idealdeki figüre uymadığından kısa süreli olur.
- Cinsel yönden vücudun sağlıklı olup olmadığına dair merak uyanmıştır.
- Doğru bilgiye ulaşamama kaygı yaratır.
- Erişkin tipi düşünce biçimi tam gelişmemiş olduğundan açık ve belirgin örneklere ve bilgiye ihtiyaçları vardır.
- Ergenliğin başlaması, anne babalarca cinsellikle ilgili bilgileri aktarmak için uygun bir fırsat kabul edilmelidir."