Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Cansun Demir, Türkiye’de ultrasonla yapılan kontrol sayısının dünya standartlarının üzerinde olduğunu belirterek, gebelik dönemi boyunca ortalama 5-6 kez ultrason incelemesinin yeterli olduğunu söylüyor.
“Ultrasonun olumsuz etkileri olduğuna dair bilimsel kanıt bulunmamakla birlikte, Türkiye’de yapılan kontrollerin sayısı dünya standartlarının üzerinde” diyen Prof. Dr. Cansun Demir, Ayşegül Aydoğan Atakan'ın konuyla ilgili sorularını yanıtladı:
* Fazla ultrason tetkikinden ne anlamalıyız?
‘Butik ultrason’ kavramı gelişti. Sadece bebeğin eli ayağı düzgün mü, bir anormallik var mı ona bakılıyor. Bebek kime benziyor? Kulağı kepçe mi ona bakılıyor. Hastaların bunun için gelmesine gerek yok.
* Ultrason uygulamasının ideal süresi ne olmalı?
Öncelikle gebeliğin ilk aylarında bebek anne karnında mı, canlı mı ayırt etmek zor oluyor. Kalbini görmek için doppler dediğimiz bir uygulama yapıyoruz. Ses dalgasının başka bir şeklini veriyoruz. Bu dopleri uzun süreli verdiğiniz zaman, dört dakikayı geçerse bebeğin kalbinde ısı artışına ve anormalliklere neden olabileceği söyleniyor. Ultrasona bakan kişi bir dakikanın altında bir sürede kalbi görebilir. Aileye bebeğin yüzünü göstermek gibi nedenler yüzünden işlemi gereğinden fazla uzatmamak gerekiyor.
* Özellikle bu süre ilk aylardaki tetkiklerde mi geçerli?
Evet, ilk üç ay için çok önemli. Özellikle doppler incelemeleri gebeliğin ilk haftalarında kısa süreli uygulanırsa termal risk azaltılır. Organlar gelişmiş olduğu için ondan sonraki aylarda önemi yok. Ses dalgası olduğu için ultrasonun bilinen bir zararı yok. Bizi asıl ilgilendiren konu, inceleme sırasındaki ısı artışı. Ultrason incelemesi sırasındaki ısı artışının hangi dönemlerde hangi biyolojik etkilere neden olabileceği konusu kesin değil. Domuzlarda yapılan bir çalışmada iki dakikadan uzun süreli bir uygulamanın olumsuz etkileri olabileceği görüldü. Genel yaklaşım, 1.5 derecelik ısı artışının, zararı olmayacağı yönünde. Beş dakika süreyle dört derece artıştan fazlasının zararlı olabileceği bildiriliyor.
* Dünya standartları ne diyor bu konuda?
Türkiye’de gebelerde yaklaşık 11-12 kez ultrason kullanılıyor. Oysa bu sayı, en fazla yedi olmalı. Kişisel kanaatime göre 5-6 ultrason incelemesi yeterli. İlk üç ayda bir kez yapılması lazım. Sonra 18-20 ve 24-28’inci haftalarda olmak üzere toplam 5-6 kez yeterli olacaktır. ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde anne karnındaki bebeğin ultrasonla takibi sınırlı sayıda yapılıyor. İngiltere’ye, ABD’ye baktığınızda isteseniz de ultrason incelemesi yaptıramazsınız. İlk üç ayda, sonra 18-23’üncü hafta arasında daha sonra da gebeliğin son döneminde bebeğin eşi önde mi, bebek ters mi düz mü ona bakılıyor. Zaten sistem ancak üç ultrason parasını ödüyor.
* Dünya Sağlık Örgütü’nün bir önerisi var mı bu konuda?
Ultrasonun kaç kez kullanılması gerektiği konusunda bir uyarı yok. Dünya Sağlık Örgütü sadece gebelik takibinde muayenelerin sıklığı konusunda öneride bulunuyor. İlk yedi ay ayda bir kez, sekizinci ayda iki kez ve dokuzuncu ayda haftada bir kez muayeneyi öneriyor. Bunlar ultrason için değil, gebelik muayenesi sıklığı. Amerikan Ultrason Derneği’ne göre sorun olmadığı sürece hamilelerde her trimesterde bir kez olmak üzere toplam üç kez ultrason tetkiki yapılması gerekiyor.
Amerika’da hamilelere yapılan ultrason ücretinin devlet tarafından karşılanmamasının, ancak ülkemizde tümümün ödenmesinin de bu konuda önemli olduğu düşünüyorum.
* Bizde bu yönde bir öneri yok, değil mi?
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği ile Perinatoloji Derneği’nin henüz üzerinde vardığı bir karar yok. Ortaklaşa bir araya gelerek bir protokol oluşturulmalı.
ULTRASON ARTIK STETESKOPUMUZ OLDU
Türkiye’de hastalar her geldiğinde ultrasonla bakıyoruz. Eskiden ellerimizle bakardık, artık kadın doğum uzmanlarının steteskopu oldu ultrason. Tamam ultrason kullanalım ama her ultrason da aynı kalitede değil, bir de böyle bir sıkıntı var. Bazen annenin tansiyonu dahi ölçülmüyor. Anne preeklampsiye kadar gidiyor. Bizler sadece fetüse yönelik değil anneye dönük de hekimlik yapmalıyız.
AYŞEGÜL AYDOĞAN ATAKAN, Milliyet