Mudurnu sadece tavuk demek değildir!
İstanbul’dan İç Anadolu’ya uzanan bir vadi vardır. Hilal şeklinde diyelim. Eski İstanbul Ankara yolu bu vadiyi takip ediyormuş. Kadim bir yol. Zenginleştiren bir yol. Zenginliğin, refahın ve yaşam zevkinin yolu. İzler batıda Taraklı’dan başlıyor. Sonra Mudurnu. Doğuya devam edersen Göynük, Beypazarı. Son nokta: Ankara Samanpazarı.
Bir zamanların zengin "yol" kasabaları.
Ankara yolu kuzeye kayınca, buraları gözden ırak kalmış. Bu da onların şansları olmuş. Neden derseniz? Çünkü yeni binalara ihtiyaç olmadığı için o eski güzel cumbalı Osmanlı işi evler yıkılmamış, yerine çirkin apartmanlar, işhanları, AVM’ler dikilmemiş. Çınar ağaçlı, çay bahçeli meydanları, Arnavut kaldırımlı dar sokakları olduğu gibi kalmış. Bu kasabalar Türk Müslüman kasabaları. Hani "ya işte biz göçebeyiz, ondan işte bizim şehirlerimiz çirkin" lafını tokat gibi yalanlayan kasabalar. Hayır! Şiddetle karşıyım! Bu toprakların kadim bütün halkları gibi Müslüman Türk halkı da güzel şehirler kurmuştur. Bakın Safranbolu’ya… Bakın Beypazarı’na… Bakın Göynük’e…