Diyaliz hastalarının, nakil olanların ve hasta yakınlarının; gerektiği zaman psikolojik destek almaktan çekinmemeleri gerekiyor. Nakil konusunda bilgili olmak, diyaliz sürecinde uğraşlar edinmek, aileden destek almak ya da nakil sonrası sosyalleşmek gibi alınacak bazı önlemler bu süreci daha kolay atlatmada yardımcı olabiliyor.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son dönem organ yetmezliği hastaları katlanarak artıyor. Türkiye'de 60 binden fazla diyaliz hastası var. Bu hastaların binlercesi kendileri için sağlıklı hayatın anahtarı olan böbrek naklini umutla bekliyor. Gerek diyaliz sürecinde, gerek organ bekleme gerekse organ nakli sonrasında bu hastaların birçok psikolojik sorunla boğuşmak zorunda kaldıklarını belirten Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi’nden Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu, böbrek hastalarının psikolojik durumuyla ilgili şu bilgileri veriyor:
Hastaların yaşam kalitesi açısından diyalizle organ naklinin farkları nelerdir?
- Böbrek naklinin amacı yalnızca böbreğin işlevlerini düzeltmek değil, aynı zamanda hastanın yaşam kalitesini de iyileştirmektir. Organ naklinin, kronik böbrek yetmezliğinde iyi rehabilitasyon sağladığı, hastalar için doyurucu ve üretken bir yaşam oluşturduğu, diyalize göre ruhsal açıdan daha olumlu etkileri olduğu ve hastaların yaşam kalitesini artırdığı görüldü.
- Diyaliz sürecinde ise çoğu hastanın gündelik yaşamının etkilendiği, işlerini bırakmak, okullarına ara vermek durumunda kalan hastalar olduğu bilinir. Nakil olmadan önce hastalar diyalize bağlı bir hayat sürmek zorunda kaldıkları için; nakil sonrasında nakledilen böbrek, kişiyi “bağımsız kılan” bir organ olarak görülebilir.
BAĞIMSIZLIĞIN ANAHTARI ORGAN NAKLİ
- Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girmesi gerektiğinde hasta yeni bir yaşam tarzına uyum sağlamak zorunda kalır. Diyaliz hastalarının yaşadığı sorunlar; maddi ve mesleki kayıplardan, sosyal etkinliklerde bozulmaya, aile ve arkadaşlardan uzaklaşmaya ve sağlığın belirsizliğine kadar uzanır. Gündelik etkinliklerde meydana gelen bu değişimlere hastanın tıbbi durumunun ciddiyeti de eklendiğinde çoğu hastanın psikolojik zorlanmalar yaşadığı görülür.
- Bazı nakil hastaları için böbrek naklini takip eden ilk üç ay yoğun ilaç tedavisi, tedaviye uyum süreci gibi nedenler dolayısıyla zorlu geçse de; özellikle birinci sene sonunda diyaliz dönemine göre hastalar, fiziksel olduğu kadar psikolojik yönden de olumlu gelişim gösterirler. Organ nakli olan kişiler kendi gücünü yeniden kazanır, sosyal ve fiziksel etkinlikleri iyileşir.
Organ nakli hastalarında psikolojik durumu göz önünde bulundurmak neden önemlidir?
- Organ nakli olacak ve olmuş hastalara bakıldığında, çoğunun nakil öncesi kronik hastalıkla mücadele etmelerine bağlı olarak psikolojik anlamda ciddi zorluklar yaşamış olduğu görülür. Öncelikle hayati bir organın işlevinin kaybı ve tanının söylenme süreci çoğu hasta için oldukça stresli geçmektedir. Organ nakline karar verildiğinde nakil hakkında bilgi almak, nakil operasyonunu beklemek ve hazırlanmak, nakil olmak ve nakil sonrası nekahat dönemi de bazı hastalarda psikolojik zorlanmalara neden olabilir.
- Nakil sonrasında ise organın yeniden işlevine başlaması, hastaneden çıkış ve hastane dışı hayatın yeniden başlaması, perhiz ve ilaç tedavisine uyum ve nakil sonrası kontrol muayeneleri hastaların çoğu için yeni bir uyum süreci gerektirir. Nakil sonrası psikolojik yönden sıkıntısı olan hastaların tedaviye uyumları da iyi olmayabiliyor, ilaç tedavilerini aksatmaya ve sağlıklarına yeterli özeni göstermemeye başlayabiliyor. Bunun sonucunda nakledilen organın işleyişi de olumsuz etkilenebiliyor. Bu nedenlerle nakil olacak ve olmuş olan hastaların ve yakınlarının psikolojik takibi önem taşır.
BÖBREK ALDIM DİYE SUÇLULUK DUYMAYIN
Aile içi vericiden nakil olmak hastaları psikolojik açıdan nasıl etkilemektedir?
- Özellikle aile içi nakillerde, aile ilişkileri ve akrabalık konuları ön planda olmaktadır. Yapılan bazı araştırmalar; bir hastanın aile içinden nakil olmaya karar verdiğinde, kadavradan nakilden farklı olarak bir aile yakınına zarar vermekten dolayı suçluluk ve sıkıntı hissedebileceğini belirtmişlerdir.
- Hastanın vericisi önceden ilişkilerinin çatışmalı olduğu bir kişiyse, nakil sonrası hastanın psikolojik açıdan sıkıntılar yaşayabileceği görülmüştür. Nakil öncesinde alıcı-verici arasındaki ilişki olumlu ve çatışmalı değilken, naklin daha başarılı olduğu ve nakledilen organın çabuk bütünleşme gösterdiği bildirilmiştir. Aile içi vericisi olduğu halde özellikle kadavradan nakil olmak isteyenler ise sevdikleri birisine zarar gelmesinden ve nakil sonrasında vericiyle olan ilişkilerinde sorunlar var olmasından endişe duymaktadırlar.
- Eşinden böbrek nakli olmuş hastalarla yaptığımız bir çalışmanın sonuçlarına göre; eşlerin psikolojik durumlarının organ nakli sonrası birbirlerini etkilediği görülmüştür. Örneğin; verici olan eşin depresif bir bozukluğu varsa alıcının da depresyonda olma olasılığı yüksektir. Bu nedenle vericilerin de nakil sonrası alıcılar gibi psikolojik destek almaları; hem kendi ruhsal sağlıkları açısından hem de alıcılarının psikolojik durumları açısından önemlidir.
NAKİL KARAKTERİ DEĞİŞTİRMEZ
Organ nakli sonrasında karakter değişikliği mümkün müdür?
- Bilimsel açıdan organ nakli olmuş hastaların kişilik yapılarının değiştiğini gösteren bir çalışma bulunmaz. Bazı hastalar vericileriyle özdeşim kurarak nakil sonrasında ona benzediklerini, onun özelliklerine sahip olmaya başladıklarını düşünmektedirler. Nakledilen organın vericinin özelliklerini alıcıya iletmesi gibi bir durum bilimsel açıdan mümkün değildir. Bu şekilde bir algısı olan alıcıların vericileriyle olan ilişkilerinin dinamiği incelenmelidir.
- Bazen vericinin organını bağışlamasına karşı olan minnet ve suçluluk duyguları da vericiyle benzeşmesi, onun gibi olması gerektiğini hissetmesine yol açıyor olabilir. Ayrıca beden ve kimlik algısı çok sağlam olmayan bazı alıcılarda da bu gibi düşüncelerin ortaya çıktığı görülebilir.
- Nakil sonrası kişisel özelliklerin değişmesine neden olabilecek bir diğer neden ise organ nakli öncesinde hayatlarını tehlikeye sokan ciddi bir hastalık dönemi atlatmış olan hastaların nakil sonrasında bazı kişisel özelliklerini terk etme ve hayatlarında yeni bir başlangıç yapma istekleri olabilir. Bu nedenle sevmedikleri ya da kişisel olarak zarar gördüklerini, olumsuz etkilendiklerini düşündükleri birtakım davranış biçimlerini, yaşam tarzlarını değiştirebilirler. Bu şekilde “yeni organ yeni hayat” algısıyla bazı özelliklerini sil baştan değiştirme yoluna gidebilirler.
BİLGİLENEREK SORUNLARI AŞIN
Organ nakli hastalarının nakil öncesi bilgilendirilmiş olması neden önemlidir?
- Geçmişte psikiyatrik rahatsızlığı olan hastalar bu tip sıkıntılara karşı daha hassastırlar. Nakille ilgili beklentiler genellikle çok yüksektir ve hasta organ naklinin olası sonuçlarını tam olarak anlayamamış olabilir. Bu gibi durumlarda süreçle ilgili memnuniyetsizlik daha belirgin olur. Bu nedenle her hastanın nakil öncesinde yeteri derecede bilgilendirilmiş olması ve nakil sonrası süreçle ilgili gerçekçi beklentilerinin olması; hastanın ileri dönemde şiddetli bir anksiyete sorunu yaşamaması açısından önemlidir.
DİYALİZ HASTALARINA TAVSİYELER
- UĞRAŞLAR EDİNİN: Diyaliz hastaları maddi ve mesleki kayıplar yaşayabilirler, sosyal etkinlikleri bozulabilir, aile ve arkadaşlarından uzaklaşabilirler, sağlıkları belirsizlik içine girebilir. Bununla baş etmek için diyalize giren hastaların ruhsal olarak güçlenmeye ihtiyaçları vardır. İçlerinden gelmese bile kendilerini bir şeyler yapmaya zorlamak, mesleklerini bırakmış da olsalar hala işe yarıyor olduklarını görmek için bazı uğraşlar edinmek, arkadaş ve aile çevresinden uzaklaşmak yerine zamanının bir kısmını onlarla geçirmek, gelecekle ilgili amaçları ve umutları olması hayattan kopmamalarına yardımcı olacaktır.
- AİLENİZDEN DESTEK ALIN: Yeterli aile desteğinin olması, özellikle evli hastalarda eş desteğinin olması diyaliz hastalarının psikolojik olarak daha iyi hissetmelerini sağlar.
- HASTALIĞINIZI İNKAR ETMEYİN: Bedensel belirtilerle birlikte görülen kaygılar diyalize giren bazı hastalarda inkar davranışının, hastalığı kabul etmemenin oluşmasına neden olabilir. Hastalığı kabullenmemiş olmak tedavisini de geciktirir ve diyaliz hastalarının fiziksel olarak daha çok sıkıntı yaşamalarına neden olur.
- NAKİL KONUSUNDA BİLGİLENİN: Kadavradan bağış ülkemizde yetersiz düzeyde olduğu için nakil olmak isteyen birçok diyaliz hastası için bu süreç psikolojik anlamda oldukça tüketici geçebilmektedir. Bu nedenle aile içinden canlı vericileri olduğunda bir organ nakli merkezine başvurarak gereken bilgileri almaları önerilir. Verici aile içindense onu nakil sonrası yarım bırakacağı ile ilgili endişeler, nakil ekibi tarafından yapılan bilgilendirmeler sonucu çoğu zaman hafifler.
BÖBREK NAKLİ OLANLARA TAVSİYELER
İLK AYLARDA STRES OLABİLİR: Bazı hastaların nakil sonrasında da stres yaşadıkları görülebilmektedir. İlk aylarda öfke, depresyon, suçluluk, endişe, uyku sorunları, iştahta değişiklikler, dikkat eksikliği gibi belirtilere bazı nakil olmuş hastalarda rastlanabilir.
İLAÇLAR DUYGUSAL YAPABİLİR: Kendinizi daha duygusal hissetmenizin nedeni nakil sonrası kullanmaya başladığınız ilaçların yan etkisinden kaynaklanıyor olabilir.
YARDIM ALMAKTAN KAÇINMAYIN: Bazı hastalar nakil sonrası psikolojik olarak iyi hissetmediklerinde, sağlıklarına yeteri kadar dikkat etmeyebiliyor ve ilaçlarını düzenli kullanmayabiliyor. Böyle bir sorun ortaya çıktığında mutlaka organ nakli ekibi haberdar edilmeli ve bir ruh sağlığı uzmanından yardım alınmalıdır. Aksi takdirde ilaçların düzensiz kullanılmaya başlanması böbreğin yitirilmesine neden olabilir.
STRATEJİLER ÜRETİN: Nakil sonrası duygularınızla başa çıkmak için stratejiler üretmeniz önemlidir. Örneğin; düzenli egzersiz yapmak, enfeksiyon kapmayacağınız biçimde aileniz ve arkadaşlarınızla birlikte sosyal etkinliklere katılmak, diyetinize dikkat etmek, düzenli uyku uyumak, nasıl hissettiğinizi anlamaya çalışmak, çevrenizdekilerden gerektiğinde destek istemek, sizin gibi nakil olmuş kişilerle zaman zaman deneyimlerinizi paylaşmak ya da ihtiyaç hissettiğinizde bir ruh sağlığı uzmanından yardım almak kendinize yardımcı olmanız açısından önemlidir.