Bebeklik dönemini ardından yaklaşık 3 yaş civarında sosyal kurallar öğrenirken, birey olma sürecinde anneye disiplin açısından yeniden önemli bir görev düşer. Artık çocuğun bebeklikten kurtulup birey olmasına izin verme dönemin gelmiştir. Çocuk bir yandan kişiliğinin yapı taşlarını oluştururken, bir yandan da dış dünyaya ait kuralları ve sınırları, annenin ılımlı ve tutarlı yaklaşımı sayesinde öğrenir. Burada annenin duyguları çok belirleyicidir.
Çocuğun bu bağımsızlaşma ve birey olma sürecinde; anne kaygılı olursa, çocuğun kendisinden ayrışmasına izin vermezse ve günlük alışkanlıklarla ilgili yaşanan problemlerde yaşadığı kaygıyı çocuğa aktarırsa, hem çocuğun kişilik gelişimi zarar görür hem de anneni uygun bir disiplin ortamı oluşturması mümkün olmaz.
Anne daha önceden beri var olan bağımlılık ilişkisini, uygun sınırlarla ve kurallara bağımsızlık ilişkisine döndürebilmelidir. Ancak bazı durumlarda çocuğun anneye bağımlılığı kadar, annenin de çocuğa bağımlılığı söz konusu olur. Bu durumda bir yandan çocuğun sorumluluk alması ve alışkanlık kazanması ile ilgili beklentiler dile gelirken bir yandan da çocuğun bağımsızlaşmasına izin verilmez. Özellikle de bazı becerileri, çocuk henüz tam olarak geliştiremediği için birçok şey onun yerine annesi tarafından yapılır. Oysa bu yaşlardaki disiplinde en önemli konu “otonomidir”. Çocuk ancak kendi ihtiyaçlarını karşılayabildiği ölçüde sorumluluk alabilir.
Anne, kendi annelik rolünü, çocuk bir bebekmiş gibi devam ettirdiğinde aslında çocuğun psikolojik anlamda olgunlaşmasına mümkün olmaz ve benmerkezciliği, kontrol eğilimi sürer. Bu durumda kuralları kabul etmesi ve yönlendirilmesi de daha güç olur.
Babanın disiplindeki rolü
Bebeklik döneminde iyi bir etkileşim içine girildiğinde genellikle ilk çocukluk ve ergenlik döneminde de baba-çocuk ilişkisinin sağlıklı devam ettiği, olası sorunların karşılıklı iletişimle daha kolay çözülebildiği biliniyor. Çeşitli nedenlerden ötürü eve geciken, bebeğin bakımıyla, fiziksel ihtiyaçlarıyla ilgilenemeyen, bu işi tamamen anneye geçiremeyen babaların da çocuklarıyla iletişimlerinde zorluklar yaşama olasılığı artar.
Baba, çocuklar için daha çok dış dünyayı temsil eden bir figürdür. Çocuk, babası ile ilişkisinde sorun yaşamazsa, babadan takdir ve övgü alırsa, baba için değerli olduğunu hissederse dış dünyaya daha fazla güven duyabilir ve kendini güvende hissedebilir.
Baba tarafından kabul ve destek görmek, dış dünyada da kabul göreceği güvenini yaşamasını sağlar. Bu nedenle babanın sadece ceza veren, kızan ve çocuğun olumsuz yönlerini fark eden rolde olması, çocuğun dış dünyaya kendini güvende hissetmesini zorlaştıran bir durumdur.
Çocukluk döneminin çeşitli aşamalarında ortaya çıkan korkular, babayı sadece bir korku objesi olarak algılayan çocuklarda çok daha yoğun yaşanır. Çocuklarına fazla agresif davranan, çocuğunu disipline edebilmek maksadıyla cezalandırıcı, olumsuz davranışları vurgulayan tarzda bir ilişki oluşturan babaların, çocuklar üzerinde geçek bir disiplin oluşturmaları mümkün değildir.
Dıştan kontrole alıştırılan çocuklarda disiplin için asıl amaç olan “iç disiplin” (otokontrol) gelişmez. Bunun yerine doğumundan itibaren çocuklarıyla sıcak ve sevecen bir ilişki içinde ve çocuklarının duygularını anlama gayreti içinde olan, çocuklarına tutarlı davranabilen babaların, çocukların davranışları üzerindeki etkileri daha olumludur. Bu çocukların, babalarını model alma olasılıkları artar.
Belgin Temur
Psikolojik Danışman
Anne ve baba olmanın da öğrenildiği ilk üç yılda çocukların gösterdiği gelişim aşamaları ‘Çocuklarda 0-3 yaş gelişimi’ yazısında…
Aile içindeki disiplinin sağlanması açısından çok önemli olan 3-6 yaşlarda çocuklarındaki gelişimler ‘Çocuklarda 3-6 yaş gelişimi’ yazısında…