TV ve dergi reklamlarında bazı gıda ve içeceklerin ‘bağışıklığı güçlendirdiği’ne yönelik iddiaları görüyoruz. Örneğin zencefil bunlardan biri. Yeşil çay, ıspanak, ceviz, brokoli, probiyotik yoğurt, C vitamini yönünden zengin gıdalarla liste uzayıp gidiyor. Son araştırmalar gösteriyor ki bağışıklık sisteminin en önemli parçası mide. Çünkü mide trilyonlarca mikrobun yaşadığı bir organ ve bağışıklık buradan gelen sinyallerle sürekli şekilleniyor. Yani midenize ne girdiği gerçekten önemli. Güvenilir araştırmalar lif yönünden zengin sebzelerin ve fermente gıdaların midedeki iyi-kötü mikrop dengesini sağlamak açısında önemli rol oynadığını gösteriyor.
Tıbben bağışıklığın ne seviyede olduğunu ölçmenin bir yolu var. Özellikle son yıllarda T-hücreleri denilen bağışıklık hücrelerinin seviyesi ölçülerek bu ölçüm yapılabiliyor. Sağlıklı bir bağışıklığa sahip kişilerin bir patojen vücutlarına girdiğinde ölüm riski düşük bağışıklığı olan birine göre yüzde 88 daha düşük. Aslında hiçbir test olmadan da bağışıklık seviyesini tahmin etmek mümkün.
Uzmanlara göre ortalama üstü bağışıklığı olan bir kişi yılda bir ya da iki hafif hastalık geçirebilir. Eğer ikiden fazla hasta oluyorsanız, bağışıklığınızı güçlendirmenin yollarını öğrenmeniz faydalı olacaktır.
COVID ÇOCUKLARIN BAĞIŞIKLIĞINI NASIL ETKİLEDİ?
Pandemi sürecinde doğan ya da erken yaşlarını salgın önlemleriyle geçiren çocuklar, Covid öncesinde sokaklarda oynayan yaşıtlarına oranla çok daha az sayıda mikrop, bakteri ve virüsle tanıştı.
İngiltere’de Mart 2020-Haziran 2021 arasında 15 yaş altı çocuklardan influenza teşhisiyle hastaneye yatanların sayısında yüzde 94’lük azalma oldu. Sadece grip değil, birçok farklı hastalıkta yaşanan benzeri durumlar çocukların bağışıklıklarının ilerleyen dönemde karşılaşılacak hastalıklarla mücadele konusunda çok daha az bilgi sahibi olmasına sebep oldu. Kapanmalar bitince çocuklar hızlı bir şekilde hastalıklarla tanışmaya başladı.
Enfeksiyonlarla erken yaşta tanışılmasının önemine işaret eden ‘hijyen hipotezi’ 1989’da David Strachanin isimli uzman tarafından ortaya atılmıştı. Hayatın daha hijyenik hale gelmesinin çocukların daha az enfeksiyonla tanışmasına neden olduğunu, bunun da alerjilere kapı araladığını iddia etti. Ancak günümüzde bu hipoteze çok itibar edilmiyor. Şimdilerde vücudun kendisini hasta etmeyecek düzeyde her çeşit mikrop, virüs ve bakteriyle tanışması ideal kabul ediliyor. Yani anahtar erken yaşlarda hasta olmak değil, çünkü bağışıklık sadece çocuk yaşlarda değil hayat boyu kazanılan bilgilerle şekilleniyor.