Birçok insan kanser hastalığını kötü bir talih olarak nitelendirir ve çevresel nedenlerle geliştiğini düşünür. Memorial Hastanesi Dahiliye Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal, insanların yaşam biçimiyle ilgili özelliklerin ve alışkanlıkların çok büyük önem taşıdığının altını çiziyor. Yanlış beslenme alışkanlıkları, yetersiz fiziksel aktivite ve hareketsiz yaşam, sigara ve alkol kullanımı, güneş ışınlarına yoğun olarak maruz kalınması ve stres gibi etmenlerin kanserin oluşmasına neden olan başlıca faktörler olduğunu hatırlatıyor. Bu faktörlerden beslenme ile ilgili olan etmenler ortalama yüzde 35 oranında, sigara alışkanlığı ise yüzde 30 oranında kansere yol açmakta…
Doğru beslenme programı ile kanser riskinizi azaltın
Düşük kalorili diyetle beslenen kadınlarda östrojen hormon düzeylerinin azalmasına bağlı olarak meme kanseri olaylarında yüzde 25 gibi bir azalma görülmüştür. Beslenme şekli bazı proteinler (aromataz enzimi) üzerinden bazı hormonlarla (östrojen, testesteron, insülin ve glikokortikoidler) ilişkili olarak kanser oluşumunda etkili olmaktadır.
Brokoli kanseri önleyici etkiye sahip
Kanser oluşumunda genetik faktörler yanında çevresel faktörlerde önemli rol oynar. Çevresel faktörler bazı proteinler üzerinden etkili olur. Bazı besinler ve dengeli beslenme bu proteinlerin zararlı etkilerini azaltarak kanserin önlenmesi açısından yararlı olmaktadır. Kişiler arasında bu enzimlerin aktivitesi ve dağılımları açısından genetik farklılıklar vardır. İnsanlarda ortaya çıkan kanser yapıcı maddeler ilk olarak DNA’ya bağlanır ve mutasyona neden olur. Ortaya çıkan bu mutasyon kanser geliştirici genleri uyarırken, kanser önleyici genleri ise baskılamaktadır. Gen besin ilişkisi en iyi olarak kalın barsak kanserlerinde gösterilmiştir. Brokoli gibi sebzelerdeki bazı ürünler P450 gibi enzimleri etkilerini önleyerek kanser gelişimi üzerine önleyici etki gösterebilmektedirler.
Balık, ceviz, fındık koruyucu kalkan görevi görür
Omega 3 yağ asitleri kanser oluşum riskini azaltmalarının yanı sıra; birçok kanser türünün büyümesini de yavaşlatır. Tümör taşıyan farelerle yapılan deneylerde, diyetin EPA ve DHA ile desteklenmesi ile akciğer, kolon, meme ve prostat dahil çeşitli kanserlerin büyümesinin yavaşladığı gösterilmiştir. Ayrıca omega 3 yağ asitleri ilaç ve ışın gibi kanser tedavi metotlarının etkinliğini de artırmaktadır. Omega 3 yağ asitlerinin bir diğer olası yararı da kanser hastalığında görülen zayıflama, kas kaybı ve kaşeksiyi azaltması ve önlemesidir. Bu koruyucu ve tedavi edici etkileri nedeniyle diyette omega 3 yağ asitlerine daha çok yer verilmesi önerilmektedir. Bu amaçla haftada 2–3 kez ızgara veya buğulama olarak balık tüketilmesi, günde 2–3 adet ceviz içi veya 5–6 adet fındık tüketilmesi, yemeklerin pişirilmesinde soya veya kanola yağının da kullanılması, bol sebze ve meyve tüketilmesi ve kurubaklagiller ve kepekli ekmeğe mutlaka günlük beslenme planında yer verilmesi uygun olacaktır.
Sebze ve meyvelerinizin rengi sarı- yeşil- turuncu olsun
Kanserin önlenmesinde rol oynadığı düşünülen maddelerden keratinoidler sarı-yeşil ve turuncu sebze ve meyvelerde, isoflavinoidler soya proteininde, izotiyosiyanatlar brokolide, organosülfidler garlik ve zeytinde, terpenoidler ise turunçgillerin kabuklarında bulunur. Karotinoidlerin çoğu benzer yapısal özeliklere sahiptirler ve antioksidan özellikler gösterirler. Sarımsak, soğan, pırasa, lahana, brokoli, turp, fesleğen, nane, dereotu, rezene, kereviz, maydonoz, roka ve teredir. Bu bitkilerden yapraklı olanlar aynı zamanda karotenoidler, flavanoidler, E, C, B2 vitaminleri ve folik asit açısından zengindirler. Bu bitkileri tüketenlerde mide kanseri riski az tüketenlere göre %40 daha azdır. Brokoli, karnabahar, lahana gibi besinlerin kanser riskini azalttığı gösterilmiştir. Kanser önleyici etkileri içerdikleri glukozinat adı verilen moleküllere bağlanmıştır.
Koyu yeşil, sarı, turuncu, kırmızı renkli sebze ve meyvelerde ise karotenoidler bulunmaktadır ve vücutta retinole dönüşerek A vitamini etkinliği gösterirler. Karotenlerin en iyi kaynakları, havuç, kayısı, yeşil sebzeler, domates, bal kabağı, portakal ve greyfurttur. Karotenoidler vücutta oluşan ve dışardan alınan kanser yapıcı öğeleri etkisizleştirerek kanserin oluşumunu önlerler. Karotenoidlerden biri olan likopen domateste bulunan vitamin A benzeri bir bileşik olup akciğer, prostat, meme, sindirim sistemi, mesane, deri ve serviks kanseri riskini azaltmaktadır. Bununla birlikte bu vitaminin doğal kaynaklardan alınmasının akciğer kanserini önlediği, dışarıdan beta karoten desteğinin akciğer kanserinden korunmada etkili olmadığı gösterilmiştir. Buna ilaveten sigara içenlerde dışarıdan beta karoten desteğinin sakıncalı olabileceği ile ilgili veriler de vardır. Bu sebeple sigara içenlerin vitamin takviyesi almak yerine bol sebze ve meyve tüketmeleri önerilir.
Flavonoidleri en çok içeren meyveler sırasıyla, kara üzüm, kiraz, ahududu, böğürtlen, elma, erik, çilek, beyaz üzüm, turunçgiller ve şeftalidir. Sebzelerden bezelye, soğan, domates, yeşil yapraklı sebzeler, soya fasulyesi ve patateste bulunur. İçeceklerden taze meyve suları, şarap, yeşil çay ve bitki çayları iyi birer flavonoid kaynağıdır.
Kanserden Korunmada 10 Altın Kural
- Bitkisel kaynaklı yiyeceklere ağırlık verilmesi
- Her gün 5 porsiyon veya daha fazla sebze ve meyve tüketilmesi
- Ekmek, makarna, pirinç, baklagiller gibi bitkisel kaynaklı yiyeceklerin günlük alınması
- Özellikle hayvansal kaynaklı yağlı yiyeceklerden sakınma
- Et tüketiminin, özellikle yağlı et tüketiminin azaltılması
- Az yağlı yiyeceklerin seçilmesi
- Fiziksel olarak aktif olmak. Sağlıklı kiloya ulaşmak ve korumak
- Haftanın çoğu günü günde en az 30 dakika orta derecede aktif olmak
- İdeal kiloda kalınması
- Alkol kullanılıyorsa, alkol tüketiminin azaltılmasıdır.