Pudra.com 11.01.2013

Kansersavar bitki: Brokoli

Brokoli; A ve C vitamini, folik asit ve kalsiyum gibi beslenme açısından fayda sağlamasının yanı sıra vücudu kansere ve diğer hastalıklara karşı da koruyor. İşte Johns Hopkins Üniversitesi'nde yapılan brokoli araştırmasının sonuçları...

Uzmanlar, son yıllarda en önemli sağlıklı gıda gelişmelerinden biri olan brokoli filizinin, yoğun vitamin ve minerallerin yanı sıra çok güçlü anti-kanserojen madde olan “Sulphoraphane” içermesiyle en güçlü kanser savaşçısı bitkilerden biri olduğunu belirtti.

Kansersavar bitki: Brokoli

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Canfeza Sezgin, “Sulphoraphane”ın sadece kanser hücrelerini değil, kanser kök hücrelerini de yok ettiğini açıkladı.

Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada ise “Brokoli etkisini vücutta faz II detoksifikasyon enzimlerini (glutatyon-S-transferaz) uyararak gösterir. Brokoli, vücutta meydana gelen zararlı maddelerin (metabolitler) etkisiz hale dönüştürülerek böbreklerden atılmasını sağlayan vücudun savunmacı, temizlikçi elemanlarını destekler. Tamamen bir destek kuvvetidir. Bu etkileri bilimsel olarak ortaya konulmuş, gerek klinik çalışmalar ve gerekse saha çalışmaları ile doğrulanmıştır” dedi.

Prof. Dr. Paul Talalay'ın (John Jacob Abel Ödüllü Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Moleküler Bilimler Bölümü), uzun yıllardır brokoli üzerinde sürdürdüğü çalışmaları büyük değer taşıyor. Brokoli ve antioksidanların kansere karşı yürütülen savaştaki yararları konusunda bilim Talalay'ın insanlarının açıklamaları şöyle:

"Brokolinin lifleri, A vitamini, C vitamini, folik asit ve kalsiyum gibi beslenme açısından değeri olan birçok fayda sağlar. Bunun yanı sıra brokoli glukosinolatlar denilen fitokimyasalları (bitkilerde doğal olarak var olan bir kimyasal bileşik) içerir. Aynı zamanda SGS™ olarak bilinen bir glukosinolat –glukorafanin- vücudu kansere ve diğer hastalıklara karşı koruyan bir grup enzimin faaliyetini artıran sulforafanı üretir.

Bu bileşiklerin bitkiler tarafından esasen yırtıcı hayvanlara karşı savunma olarak üretildiğine inanılır (Fahey 1997). Isı açısından istikrarlı ve suda eriyebilen glukosinolatlar, glukorafanini sulforafana dönüştüren, fakat fiziksel olarak glukosinolatlardan ayrı olduğu için normalde aktif olmayan mirosinazı enzimiyle birlikte bitki hücrelerinde mevcuttur. Çiğneme veya yemeğin hazırlanması sonrasında, enzim serbest kalır ve sulforafan oluşumu başlar. Ancak her ne kadar mirosinaz ısıtma sonucunda (örneğin pişirme) etkinliğini yitirse de, insanın mide-bağırsak kanalının mikroflorası bu dönüşümü gerçekleştirir (Shapiro 1998; 2001). Bu enzim dönüşümü kritik önem taşır, çünkü sulforafan bu bileşiklerin biyolojik olarak aktif olan formudur. Glukorafaninin hayvanlarda ve insanlarda sulforafanın temin edilmesinde etkili bir ön taşıt olduğuna dair oldukça fazla sayıda kanıt vardır.

1992 yılında, bizim laboratuvar ekibimiz brokoli ve lahana gibi kireçli sebzelerde mevcut olan sulforafan glukosinatın (SGS) öncüsü olduğu sulforafanı izole ettiğini belirledi. Kanıtlar sulforafanın dolaylı bir antioksidan olarak fonksiyon gösterdiğini ve uzun dönemlerde tek seferde birçok serbest radikali nötralize etmeyi başardığını gösterir.

Vücutta hücreleri oksidanların, toksinlerin ve her gün hücrelerimize saldıran diğer tehditlerin verebileceği hasara karşı korumaktan sorumlu bir enzimler ailesi –Faz 2 enzimleri- bulunduğunu keşfettik. Bu Faz 2 enzimleri sistemi vücudun kendisini korumasına yardım etmek için milyonlarca yıllık bir süreçte doğa tarafından geliştirildi. Ancak bu enzim sistemleri her zaman maksimum verimle çalışamaz. Biz bu enzimleri harekete geçirebilen ve böylece hücreyi bu tür hasarlara karşı koruyabilen belirli bileşikler belirledik.

Bu bileşiklerden biri antioksidanlar olarak bilinir. Antioksidanlar serbest radikallerin sebep olduğu hasardan hücrelerimizi koruyan fitokimyasallar, vitaminler ve diğer besin maddeleridir. Oksidasyona bağlı hücre hasarının kanserin ortaya çıkmasında, yaşlanmada ve birçok kronik hastalıkta rol oynadığı düşünülür. Antioksidanlar oksidasyonu engelleyemeye yardımcı olabilir, bağışıklık sisteminin tepkilerini artırabilir ve muhtemelen enfeksiyon ve kanser riskini azaltabilir.

Brokolide bulunan ve uzun etkili bir antioksidan olan SGS, 72 saat boyunca (üç gün) etkisi kanıtlanmış koruma sağlar ve bu süre C ve E vitaminleri ve beta karoten gibi etkisi sadece birkaç saat süren direkt antioksidanların etki süresinden uzundur. Bunun yanı sıra bizim laboratuvarlarımızda ve dünyadaki diğer laboratuvarlarda yapılan çalışmalar Faz 2 detoksifikasyon enzimlerinin aynı zamanda anti-bakteriyel, anti-enflamatuar, anti-UV-Işığı-Hasarı etkilerine ve potansiyel faydaları oldukça artıran diğer eylem biçimlerine sahip olduğunu göstermeye odaklandı.

Çalışmalarımıza brokolinin hastalık önleyici bileşenleri ve en etkilisi sulforafan olan fitokimyasalları içerdiğini keşfettiğimiz 1990’lı yıllarda başladık. Doğal bir bileşik olan sulforafan, koruyucu enzimleri harekete geçirerek vücudun doğal kanserle mücadele etme yeteneğini aktive eder. Bilimler Akademisi Toplantıları adlı yayında basılan bu keşif tüm dünyanın ilgilisi çekti ve taze sebze tüketiminin artırılması ile kanser riskinin azalması arasındaki bağlantıya dair anlayışımızda bir devrim yarattı. Bundan sonra yapılan çalışmalar sulforafanın göğüs ve kolon kanserinin, aynı zamanda farelerde diğer tümörlerin gelişimini önlediğini, kanserin önlenmesinden ve kansere karşı korunmada önemli bir rol oynadığını ortaya çıkardı.

Bitkiler üzerine uzman bir kişi arayışımız sonrasında, Dr. Jed Fahey 1993’te ekibe katıldı ve brokoliyi bu derece önemli kılan sırların ne olduğunu araştırmaya başladı. Kısa bir süre içinde Dr. Fahey bitki ne kadar küçük olursa, kemo-koruyucu veya kanserle mücadele etkisinin de o kadar fazla olduğu buldu. Tohum sulforafanın öncü molekülünün (sulforafan glukosinolat veya SGS) en konsantre durumda yer aldığı kısmıdır ve bu madde bitki büyüdükçe sulanmaktadır. Genetik de bu işte bir rol oynar; bu yüzden çok yüksek seviyelerde sulforafan glukosinat içeren bitki türleri yetiştirdik.

Zaman içinde, brokolide bulunan bu önemli koruyucu bileşiğin genç üç günlük brokoli filizlerinde daha olgun brokoli bitkilerine nazaran 20 misli fazla olduğunu ve bunların tohumdan çıkarılabileceğini bulduk.
John Hopkins Üniversitesi’nde ve tüm dünyada yer alan laboratuvarlarımızda yapılan 10 yıllık araştırmalar sonrasında, elde edilen sonuçlar sulforafanın potansiyel kanser önleyici etkileri olduğunu gösterdi. Araştırma ekibimiz şu anda sulforofan ve sağlığı koruyan ve kanseri önleyebilen diğer fitokimyasallar üzerinde çalışmaya devam ediyor."

Johns Hopkins Üniversitesi bilim insanlarının gerçekleştirdiği çalışmaların sonunda brokolinin içinde keşfettikleri sulforaphane glucosinolate maddesinin kanserden korunmaya yardımcı olduğuna dair 700’e yakın bilimsel çalışma yayınlandı.


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER