Egzama hastalarında tetikleyici faktörlerden uzak durmak ve koruyucu yöntemler kullanmak tedavinin başarısı için büyük önem taşıyor. Özellikle kuruluğa bağlı gelişen egzamalarda banyo sıklığına dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Coşkun Acay, sabunlanma sıklığını iki-üç banyoda bire düşürmenin tedavide olumlu etki gösterdiğini vurgulayarak en sık karşılaşılan egzama türleri ile ilgili şu bilgileri veriyor:
1. SEBOREİK EGZAMA: Bu tür saç derisinde görülen kepek olarak tanımlanabiliyor. Her dört kişiden birinde görülen seboreik egzama, yalnızca saçlı deride değil, yüz orta hatta burun kenarı, kulak içi ve arkaları ile göğüs ve sırt orta bölgede de, hatta kaş içinde ya da göz kapağında bile görülebiliyor. Bu tür egzama, yani kepek hayat boyu devam ediyor.
Özellikle bağışıklık sisteminin zayıflaması, mevsim geçişleri, stres, sıkıntı, ateşli hastalık, yorgunluk gibi faktörler daha da artmasına neden olabiliyor. Bu noktada doğru şampuan büyük önem taşıyor. Kepek şampuanlarında 4-5 farklı madde bulunuyor. Bu maddeler herkeste aynı sonucu vermiyor ya da 6-7 ay iyi sonuç verirken, sonra etkisini kaybediyor. Bu nedenle ürünün etkisi azaldığında, hekime danışarak farklı bir grubu kullanmaya başlamak gerekiyor.
2. KONTAKT (TEMAS) EGZAMA: Kontakt egzamada şekilsizlik esas olmak kaydıyla, gövdede yuvarlak kızarıklıklar ve kuruluklar oluşuyor. Daha nadir rastlanan ve allerjik egzamanın bir alt başlığı olan “numuler egzama” ise tipik, yuvarlak bir şekilde ortaya çıkıyor.
• İrritan kontakt egzama: Günlük hayatta daha sık rastlanan bu tür bir tahrişe bağlı olarak ortaya çıkıyor. Sıvı, boyalı ya da antibakteriyel sabunlar ile yağ çözücü maddeler ve deterjanlar bu tür egzamanın ortaya çıkmasında etkili oluyor. Kişinin mesleğine bağlı olarak da ortaya çıkabiliyor.
Örneğin otomobil tamiri ile uğraşan bir kişide madeni yağ ve metal temasına bağlı olarak gelişebiliyor. Bu tür egzamada tahriş edici maddeden sakınmak, hastalığın tekrarını önlüyor. En çok ellerde, nadiren vücudun farklı bölgelerinde görülüyor.
3. ALLERJİK KONTAKT EGZAMA: Bu tür ise bir maddeye karşı var olan allerji sonucunda gelişiyor. Bu tür de bazı mesleklerde daha sık görülebiliyor. Lateks allerjisi olan bir hemşirenin lateks içerikli eldiven kullanması, egzamaya neden olabiliyor. Allerjik kontakt egzamada etken biliniyorsa, hastalar daha rahat geçirebiliyor. Etkeni belirlemek içinse, iyi bir gözlemci olmak önem taşıyor. Öte yandan Yama Testi (Patch test) yöntemiyle, kişinin allerjisi bulunan maddeler saptanabiliyor. Ancak bu test her olguda yüzde 100 sonuç vermiyor.
4. ATOPİK EGZAMA: Genetik aktarımı olan ve çoğunlukla çocukluk çağında başlayabilen bu hastalık; dış ortamda temas edilen ev tozu, hayvan tüyü gibi maddeler ile tüketilen bir besin ya da giyilen giysiye bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Çocukluk çağında ortaya çıkan atopik egzama hastalıklarının yüzde 60-70’i ise yetişkinlikte kayboluyor. Bu tür egzamada, kol ve bacak kıvrımlarında kızarıklık, kuruma ve soyulma görülüyor. Bu arada bu tür egzamanın erken ve doğru tedavi edilmesinin, sonraki yıllarda astım ve allerjik nezlenin önüne geçebileceğini gösteren çalışmalar da bulunuyor.
Hastanın öyküsü, yaranın yerleşim yeri, başlangıç yaşı, artırıcı faktörler, banyo alışkanlıkları gibi parametreler tanıda büyük önem taşıyor. Egzamanın ‘nörodermatit’ olarak adlandırılan, psikolojik kökenli olduğu düşünülen ve çok nadir görülen bir türü de bulunuyor.
Tedavinin ilk aşaması önemli
Egzama hastalarında tetikleyici faktörlerden uzak durmak ve bazı koruyucu yöntemler kullanmak, tıbbi tedavinin etkisinin uzun sürmesi için önem taşıyor. İrritan kontakt egzamaların soğuk havanın etkisiyle artış göstermesi nedeniyle ılık su kullanmak, vücut ısısını korumak önleyici tedavi için yarar sağlıyor. Kuruluğa bağlı egzamada banyodan sonra kimyasal madde içermeyen, boyasız ve kokusuz ürünler ile cildi nemlendirmek gerekiyor. Bu tür egzamalarda banyo sıklığı da önemli bir faktör. Sabunlanma sıklığını iki-üç banyoda bire düşürmek olumlu etki gösteriyor.