Bir diğer tanım ise bu dengenin bireyin iş ve iş dışındaki yaşamında üstlendiği roller arasındaki çatışmanın en alt düzeyde olmasıyla sağlandığını ifade eder (Clark, 2000). Genel olarak bütün bu açıklamalardan yola çıkarak iş ve aile dengesi, en basit şekliyle iş ile aile arasında çatışmanın olmaması olarak tanımlanabilir.
Bunun dışında insanların yaşamları süresince yerine getirmek zorunda oldukları çok sayıda ve çeşitte roller vardır. Aynı anda bu rollerden birkaç tanesini gerçekleştirmeye çalışmak iş-yaşam çatışmasını oluşturan en büyük etkenlerden biridir (Higgins, 2001). Başka bir deyişle, iş ve aile dengesi, rol çatışmalarının en az seviyede olması, işteki ve ailedeki görev ve sorumlulukları iyi bir şekilde yerine getirme ve bütün bu görev ve sorumluluklardan tatmin olma olarak da tanımlanabilir (Aycan, 2007).
İş ve aile dengesi neden önemlidir?
Bahsettiğimiz bu hayat dengesi aslında insanların yaşamlarında çok önemli bir yere sahiptir. Öncelikle hayat dengesi yaşam kalitesini ve ruh sağlığını geliştirir, çalışanların moralini olumlu yönde etkiler ve bu sayede çalışanların kurumlarına olan bağlılıkları ve verimlilikleri artar. Ayrıca işteki devamsızlıklarında önemli bir azalma görülür. Bunun dışında hayat dengesi çocukların sağlıklı yetiştirilmesinde de önemlidir (Kapiz, 2002).
İş ve aile dengesi bozulursa ne olur?
Çalışanlar işlerinde geçirdikleri zamanın yoğunluğu nedeniyle evlerindeki annelik ya da babalık rollerini gerektiği gibi yerine getiremiyorlarsa, yani rollerde bir çakışma durumu varsa bu hayat dengesinin bozulduğu anlamına gelir ve hayat dengesinin bozulması bireyleri her alanda olumsuz etkileyebilir. Başka bir deyişle bu dengenin bozulması iş ve aile hayatımızda sorunlar ve sıkıntılar yaşamamıza neden olabilir ve bu sorunlar fiziksel ve ruhsal sağlığımızı da derinden etkileyebilir.
Örneğin bu dengenin bozulması durumunda yaşamdan alınan doyum azalır; çocuklarla geçirilen zamandan ve ebeveynlikten duyulan tatmin azalır. Bunun dışında depresif duygu durumu, çalışma bağlantılı suçluluk duygusu ve çocukların davranış problemleri artar, evlilik ilişkisi ve hem iş paylaşımı hem de duygusal anlamda eş desteğinde bir azalma görülür ve son olarak iş alanındaki performanslarda da bir düşüş yaşanabilir (Aycan, 2007).
İş-aile dengesinin bozulması taleplerimizin karşılanamaması olarak da adlandırılabilir ve bu dengenin kurulabilmesi için gereken en önemli etken hayatımızdaki taleplerin farkında olmaktır. Yani iş alanındaki taleplerin (iş yükü, çalışma saatleri, işteki rol beklentileri), aile alanındaki taleplerin (aile içi rol beklentileri, eş ve anne rolü) ve kişisel alandaki taleplerin (kişilik, yapmak istediğimiz şeyler) karşılanması çok önemlidir (Aycan, 2007).
Hayat dengesinin kurulması için pek çok farklı yönteme başvurulabilir.
Çözüm önerileri
◦Sıkıntıların ve sorunların fark edilmesi,
◦Sıkıntı ve sorunlara olumlu bakış açısı getirilmesi,
◦Sorunların tanımlanması,
◦Hedeflerin belirlenmesi,
◦Olası çözüm seçeneklerinin üretilmesi,
◦Bu çözüm seçeneklerinin arasından uygun çözümün seçilmesi,
◦Seçilen çözümün uygulanması,
◦Uygulamanın ve sonuçlarının gerçekçi değerlendirilmesi,
◦İş zamanlarının istedikleri gibi düzenlenebilmesi (esnek çalışma modeli),
◦Tam zamanlı çalışma yerine yarı zamanlı çalışma,
◦Evde çalışma, tele çalışma ve esnek vardiya uygulamaları,
◦Doğum izinleri ve diğer kişisel izinlerin etkili kullanımı.
Bütün bu çözüm önerileri bireylerin iş yerinin dışında da olsa işlerini yapabilmelerine ve aynı zamanda diğer rollerinin sorumluluklarını da kolaylıkla yerine getirmelerine olanak sağlar.
Yani bu öneriler ve uygulamalar kişilerin iş ve kişisel yaşamları arasındaki dengeyi sağlamalarına katkıda bulunur. Daha önce de belirttiğimiz gibi iş ve yaşam arasında bir denge kurulması bireyin nitelikli bir yaşam sürmesini, mutlu olmasını, ailesi ve sosyal çevresiyle olumlu ilişkiler içinde olmasını ve aynı zamanda işyerindeki motivasyonunu ve verimliliğini artırmasını sağlayacaktır.
Ayrıca iş-aile yaşamı dengesini sadece bireylere özgü bir şekilde düşünmek yanlıştır çünkü bu hayat dengesinin bozulmasından kaynaklanan sorunlar sadece kişinin ailesine yansımakla kalmayıp çalıştığı yere de yansıyacaktır ve bu da geniş kapsamda toplumu çok yakından ilgilendiren bir durum haline gelecektir (Doğrul, 2010).
Ezgi Roylas
Stajyer Psikolog