Biofeedback nedir?
Biofeedback eğitimi bir öğrenme sürecidir. Beyin eğitildikten sonra hastanın depresyondan uzaklaştığı zaman içinde tamamen bu durumdan kurtulduğu görülmüştür. Birçok hasta EEG Biofeedback tedavisi sonrası yıllar sonra bile bir daha depresyon yaşamadıklarını rapor etmişlerdir.
27 yaşındaki üniversite mezunu bayan… 4 yıldır içine kapandığını, hayattan zevk almadığını, çoğu zaman ölsem daha iyi olur diye düşündüğünü, intihar düşüncelerinin de olduğunu, ağlama krizleri geçirdiğini, kendisini çok yorgun hissettiğini, sıkılınca saçı ile devamlı oynadığını, tırnak yediğini ifade etti.
Bu sorunlardan ötürü iki defa girdiği sınavdan başarılı olamamıştı. Birçok şeyi sorun ettiğini, bir anda sinirlenebildiğini ve günlerce bu sorunların etkisinde kaldığını ifade etti. Ayrıca sabahları dinç uyanamadığını ve hissettiği yoğun yorgunluk nedeniyle, sağlıklı bir yaşam süremediğini ve sosyalleşmesinin de azaldığını ve hissettiği yoğun yorgunluk nedeniyle, sağlıklı bir yaşam süremediğini anlattı.
Bu şikayetleri için daha önce başka doktorlara başvurmuş; ancak kullandığı psikiyatrik ilaçtan uzun vadeli bir sonuç elde edememişti. Antidepresan ilaçları kullanan hastaların yapılan takiplerinde 1 sene sonra ilacın iyileştirme oranının %10 civarında olduğu bulundu. Bu da ilaçların hafif ve orta derecede depresyon tedavisinde kısıtlılığını göstermektedir. 3 yaşında çocukken 10 basamak merdivenlerden düşüp kafasını çarpmış, 13 yaşında trafik kazasında araçta arkadan öne çıkmış ve sol klavikula kemiği kırılmıştı, kafasında da darbe aldığı anlaşılıyordu. Bunların yanı sıra, ailesinde dayısının ve anneannesinin de depresyon geçirdiği öğrenildi.
Kitabında bu vakaya yer veren Sürmeli, hastalığa karşı nasıl zafer elde ettiğini de detaylarıyla anlatıyor.
Hastanın klinik tablosu depresyona uymakta ve aile hikayesinde depresyon olması bu hastada depresyon olma olasılığını artırıyordu. Geçirilmiş Kafa Darbeleri de sekonder olarak Depresyon’a sebebiyet verebilirdi. Bu hastada hem Depresyon hem de Geçirilmiş Kafa Travmasına bağlı sekonder olarak gelişen Depresyon beraber olabilirdi. QEEG NxLink bize bu konuda ciddi anlamda bilgi verebilirdi. Hastaya uygulanan QEEG incelemesi NxLink veri tabanında değerlendirilince Depresyon tavsiye etti. Geçirilmiş kafa travması tavsiye etmedi. MMPI testinde herhangi bir psikopatolojik sorun belirlenmeyen hastanın, TOVA testi değerlendirildiğinde hem görsel hem de işitsel dikkat alanlarında normal sınırların altında olduğu tespit edildi. Beck ve hamilton depresyon skaları depresyonu desteklemekteydi. Klinik tablo ve yapılan testler sonucunda bu hastada primer depresyonun olduğu düşünüldü.
26 seans sonra yapılan ilk ara muayene görüşmesinde, ani öfke patlamaları yaşamadığını ve kendini daha rahat hissettiğini belirtti. Yorgunluk hissinin büyük oranda azaldığını “kolumu kaldıracak halim yoktu şimdi o geçti” diye ifade eden hasta, dikkat ve konsantrasyonunun da arttığını; bunun sonucunda derslerini daha iyi anladığını dile getirdi. “Daha önce beynim kaydetmiyordu, keçelenmiş gibiydi beynim, sanki beynim açıldı” dedi. Bunların yanı sıra, sabahları dinç kalktığını, kendini daha dinç hissettiğini, eskisi gibi her şeyi sorun etmediğini, korkularının azaldığını ve artık o kadar aklına gelmediğini ekledi anlattıklarına. Mutlu olduğunu ve hayattan zevk aldığını ifade ediyordu. 3 senedir hayattan zevk almayan hastanın 13 saatlik bir çalışma sonucunda yani 12 günde depresyondan çıktığını gördük. İlaçların depresyonda ilk etkisini görmek için 3-4 hafta beklememiz gerekir, tam etkisinin oturması için 4-8 hafta beklenir ve kalıcı etki için en az 2 sene kullanması gerekmektedir. İlaçların birçok yan etkisini de unutmamak gerekir.
46 seans biofeedback sonrasında “kendimi iyi hissediyorum, hayattan zevk alıyorum, enerjim çok daha iyi, uykum genelde iyi, sabahları dinç kalkıyorum, öğrenmemdeki zorlanmam bariz ortadan kalktı. 30 dakika sonra dikkatim kopsa bile hemen toparlanabiliyorum ve gayet iyi kendime güvenle derslerimi çalışıp sınavıma hazırlanıyorum, beynimdeki o sünger gibi his dalgınlık tamamen kalktı, çok mutluyum içime kapanıklık azaldı” diye anlattı. Ayrıca tırnak yeme ve saçı ile devamlı oynama da bitmişti. Beck ve Hamilton depresyon skalaları normalize oldu.
Dr. Tanju Sürmeli birçok depresyon hastasında uygulayıp benzer sonuçlar aldıkları biofeedback tedavisinin bu hastasında da bu kadar hızlı iyileşme ile sonuçlanmasını görmenin çok sevindirici olduğunu söyleyerek, şunları aktarıyor: “Bundan böyle hem sınavına sağlıklı bir beyinle hazırlanacaktı, hem de yarın mesleği ile bir çok insanın sağlığına katkıda bulunacak bir beyni kurtarmış olmanın sevincini yaşadık. 2 senedir kazanamadığı bu çok zor önemli sınavı da başarı ile kazandı.”
Tedavi öncesi alpha, theta dalgalarında bariz artış, beta ve delta dalgalarında kısmi artış, frontol bölgede delta dalgası asimetrisi ve delta hipocoherence bozukluğu tespit ettik. Tedavi sonrası F3, C3’de alpha, theta ve beta azalması, delta hipocoherence bozukluğunun düzelmesi depresyon tedavisinde en önemli bulgudur.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Yale Üniversitesi’nde Psikiyatri ihtisasındayken Sürmeli, “Beynimizde ayrıca bir psikoloji veya ruh merkezi yok, beynimiz her şeyden sorumlu” diyerek, beyni daha iyi öğrenmek için nöropsikiyatri dalında uzmanlaşmaya karar vermiş. Texas Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Nöroloji ihtisasına giden Sürmeli neurofeedback’le tanışan ve psikiyatride birbirini destekleyen alanların birlikte kullanılmasının iyi sonuçlar vereceğini düşündüğü için aile terapisi, psikoterapi, kognitif terapi, hipnoz, psikofarmokoloji eğitimlerini alarak tam donanımlı bir şekilde beynin sınırlarını tanıma yolculuğuna başlamış.
Dr. Tanju Sürmeli biofeedback yönteminin psikiyatride ilaçlar kadar etkin bir yöntem olduğunu vurguluyor ve şunları söylüyor; “Biofeedback ile tedaviyi seçmek, ilaçların psikiyatride başarısını kabul etmemek anlamına gelmiyor. İlaçlar kadar önemli bir yöntem olan biofeedback yöntemini Türk psikiyatrisinin de kullanması gerektiğine inanıyorum.”