Danışan: Geçenlerde gazetede depresyonla ilgili bir yazı okudum. Birçok şeyin bana uyduğunu farkedince size gelmeye karar verdim.
Dr. Başak: Neler size uyuyordu, hatırlıyor musunuz?
Danışan: Depresyonun semptomlarıyla ilgili bir liste vardı. Aklımda kaldığı kadarıyla, “İştah veya uykuda değişiklikler, ilgi azalması, zevk alamama, enerji seviyesinde azalma, dikkat ve algıda bozukluklar, düşük özgüven, suçluluk duygusuyla ölüm düşünceleri” olan kişilerin depresyonda olabileceklerini söylüyordu. Ölüm düşüncelerim yok ama gerisi bana uyuyor. Yani son zamanlarda hiçbir şeyden keyif alamıyorum, aşırı yiyorum, uykularım yetmiyor, evde işler aksadığı için de kendimi suçluyorum.
Dr. Başak: Ne zamandır böyle hissediyorsunuz?
Danışan: 5-6 aydır. Nasıl başladı, neden başladı bilmiyorum ama dediğim gibi hiçbir şey beni artık mutlu etmiyor. Eşim de bu durumumu farkediyor ve “Neden suratın asık, neyin var?” diyor ama ona verecek cevabım yok.
Dr. Başak: Böyle hissetmenize bazı fiziksel rahatsızlıklar da neden olabilir. Tiroid bozuklukları, kansızlık, diyabet gibi. Öncelikle fiziksel bir nedenden dolayı böyle hissetmediğinize emin olmamız gerekir. Bunun için gerekli testleri yaptırmış mıydınız?
Danışan: Evet. Yakın bir arkadaşımda tiroid bozukluğu var, o da benim gibi çok depresif hissediyordu. Şimdi tedavi oldu ve gayet iyi. Beni ilk uyaran da o oldu. Tüm kontrollerimi yaptırdım ama fiziksel olarak bir sorunum yok, tahlillerin hepsi iyi çıktı.
Dr. Başak: 5-6 ayda hayatınızda değişen bir şey oldu mu?
Danışan: Olmadı. Belki de asıl sorun bu. Hayatımda hiçbir şey istediğim gibi olmuyor.
Dr. Başak: Bana bir örnek verebilir misiniz?
Danışan: İş yerimde mutsuzum, geçen gün terfiler açıklandı ben istediğim, hakkettiğim pozisyona getirilmedim, tüm hayallerim yıkıldı. Kendime güvenim yerle bir oldu.
Dr. Başak: Ama anladığım kadarıyla işe gitmeye devam ediyorsunuz.
Danışan: Evet, zorla da olsa gidiyorum. Her gün, ayaklarım geri geri giderek. Bana haksızlık yaptıklarını düşünüyorum ve ofiste kimseyi sevmiyorum.
Dr. Başak: İş hayatınız dışında kötü giden bir şeyler var mı?
Danışan: Kendimi beğenmiyorum, çok kilo aldım. İşin kötüsü, mutsuzluğum arttıkça daha fazla yiyorum. Bu kadar yememe rağmen enerjim hiç yok, hiç bir şeye ilgim yok, eskiden zevk aldğım şeylerden artık keyif alamıyorum. Bıraksalar bütün gün uyurum. Ama arkadaşlarım bırakmıyor, onlar da farkında kendimi kötü hissettiğimi, devamlı arayıp bir şeyler yapmak için zorluyorlar.
Dr. Başak: Çok iyi yapıyorlar, zevk almasanız da onlara katılıyorsunuz galiba.
Danışan: Her zaman olmasa da katılmaya çalışıyorum.
Dr. Başak: Anlattığınız semptomları tekrar gözden geçirecek olursak, son zamanlarda yaşadığınız mutsuzluk, özgüven eksikliği, eskiden yaptığınız aktivitelerden zevk alamama durumunuz, mesleki işlevselliğinizde, toplumsal etkinliklerinizde ya da başkalarıyla olan ilişkilerinizde sadece hafif bir bozulmaya yol açıyor. Bu nedenle yaşadığınız ‘hafif depresyon’ olabilir.
Danışan: Depresyonun dereceleri olduğunu bilmiyordum.
Dr. Başak: Hafif, orta ve ağır depresyon olarak sınıflandırılır ki tedavisi de buna göre yapılır. Danışanla yapılan klinik görüşme sonrasında, psikoterapi, yani konuşma terapisi ve ilaçla veya ayrı ayrı değerlendirilir. Bazı kişiler, terapi sırasında öğrendikleri yöntemleri uygulayarak hafif depresyonun üstesinden kısa zamanda gelebilirler. Kimileri içinse ilaç önerilir.
Danışan: Ben psikoterapide neler öğrenebileceğimi merak ediyorum.
Dr. Başak: Depresyon tedavisinde günümüzde uygulanan en yaygın ve etkinliği ispatlanmış psikoterapi, Kognitif (Bilişsel) Terapidir. Bilişsel terapinin ana fikri, tüm duygularımızın düşüncelerimizle yaratıldığıdır. Yani, şu anda böyle hissetmenizin nedeni, şimdi düşünmekte olduğunuz şeylerdir. Depresif hisseden insanlar çoğunlukla, kendilerine, geleceğe ve dünyaya ait olumsuz düşünceler taşırlar. İsterseniz şimdi biraz araştıralım. Kendinizle ilgili olumsuz düşünceleriniz var mı?
Danışan: Hem de çok. En çok kendime kızıyorum zaten. Başarısız bir mühendisim, beceriksiz bir ev kadınıyım, yetersiz bir anneyim, vefasız bir arkadaşım, şişko bir kadınım. Daha devam edebilirim.
Dr. Başak: Kendinize ait epey olumsuz düşünceniz var. Gelecekle ilgili olumsuz düşünceleriniz var mı?
Danışan: Hiçbir zaman istediğim pozisyona gelemeyeceğim, çocuklarımı istediğim okullara yollayamayacağım, araba kullanmayı öğrenemeyeceğim, istediğim evi alacak param olmayacak. Çünkü ben şanssız bir insanım.
Dr. Başak: Bu kadar olumsuz düşünce içindeyken kendinizi iyi hissetmeniz sizce mümkün mü?
Danışan: Siz sorunca içimdeki uzun liste döküldü, ben de farketmemişim kendime neler söylediğimi. Benim bile sayarken içim karardı.
Dr. Başak: Psikoterapi sürecinde bu olumsuz düşünceleriniz üzerinde tek tek durarak çizdiğiniz bu ‘felaket’ tablosunun gerçekten bu kadar kötü olup olmadığına bakacağız. Çünkü, biraz önce de bahsettiğim gibi, yaşadığımız hisleri değiştirebilmemiz için önce düşüncelerimizi değiştirmemiz gerekir.
Danışan: Nasıl yani, başarısız bir mühendis olmadığımı mı söyleyeceksiniz?
Dr. Başak: Kendimizi değerlendirirken çoğunlukla daha acımasız oluruz ve ölçüyü kaçırırız. Tüm insanların yaptığı bazı düşünce hataları vardır, örneğin bir tanesi ‘olumsuzlukları abartmak’. Bu hatalar, bir damla mürekkepin bir bardak suyu bulandırması gibi, kendimize ait tüm düşüncelerimizi karartır.
Danışan: Öyle öğrenmişiz. Hep yapmadıklarımız veya hatalarımız gözümüze sokulmuş ki bir daha yapmayalım.
Dr. Başak: Hatalardan öğrenmek faydalı elbette ama yaptığımız iyi şeyleri yok saymak da o kadar zararlı. Depresif kişiler çoğunlukla olumlu deneyimlerini olumsuza çevirme eğilimindedirler. “Yetersiz bir anneyim” dediğinizde gerçekten tümüyle yetersiz bir anne olduğunuzu objektif olarak söyleyebilir misiniz?
Danışan: Yaptığım iyi şeyler de vardır.
Dr. Başak: Bir örnek verebilir misiniz?
Danışan: Çocuklarıma her gün taze yemek pişirmeye çalışırım, her gece kitap okurum.
Dr. Başak: Eminim daha bir çok şey daha sıralayabilirsiniz ama sanıyorum içinizden bir ses onlar sayılmaz diyor.
Danışan: Nereden bildiniz?
Dr. Başak: Biraz önce de söylediğim gibi bu tip düşünce hatalarını evrensel olarak tüm insanlar yapar. Olumluyu geçersiz kılmak, bir düşünce hatasıdır ve kendinize güveninizi azaltır. Yine kendinizi suçlamanıza neden olur ve sonunda sizi mutsuz eder. Oysa yaptığınız şeylere aynı derecede önem verseniz, kendinizi bu kadar kötü hissetmezsiniz. Yeteneklerinizi, becerilerinizi, iyi yönlerinizi, sizi sevenleri, sizi takdir edenleri düşünün. Onlar sizin kendinizde göremediğiniz birçok olumlu tarafın farkındalar.
Danışan: Zaman zaman aklıma geliyor ama daha çok eksikliklerim veya sahip olamadıklarım kafamı dolduruyor.
Dr. Başak: Terapi sürecinde amacımız buna benzer, gerçek olmayan olumsuz düşüncelerin farkına varmanızı sağlamak ve bunları değiştirmek olacak. Burada önemli bir hatırlatma yapmam lazım. Size öğretmek istediğim Pollyanna gibi hayatı toz pembe görmek değil. Sadece, olumsuz gözlükleri çıkarıp, kendinizi, geleceğinizi ve etrafınızı daha gerçek gösteren bir gözlük takmanız. Çünkü gerçekler, sizin de anlattığınız gibi, acı verecek kadar olumsuz değil. Bu olumusuz duygularınızın kaynağı, olaylara bakış açınız ve düşünce şekliniz. Öyleyse düşüncelerimizden başlayalım. Şimdi ne düşünüyorsunuz?