Kanser hastaları psikolojik destek almalı mı?
Günümüzün en zorlayıcı hastalıklarından olan kanser çoğul tedavileri gündeme getiren ve hem hastalığı yaşayan kişide hem de yakınlarında ve toplumda korku yaratan bir hastalık. Bu nedenle kanserli hastanın ve hasta yakınlarının psikolojisi tüm tedavi içerisinde oldukça önemli bir yer tutuyor. Kanseri bir yaşam krizi olarak düşündüğümüzde, bireylerin günlük hayatlarını, yaşamdaki rollerini, ilişkilerini doğrudan etkileyen bir hastalık karşımıza çıkar. Kanser tanısı olasılığı olan ya da tanısı alan hastalarda ise olumsuz duygu ve düşüncelerin gelişmesi neredeyse kaçınılmaz. Kanser teşhisi hastada bir yıkım gibi algılanır ve en dramatik anlamıyla kişinin psikolojik dengesinde krize neden olur. Kriz, sağlıklı yaşamdan hastalık ve ölüm tehdidine uyumlanmaya uzanan bir süreçtir.
Kanser olduğunu öğrenen kişi nasıl bir psikolojiye girer?
İlk aşamada en yaygın tepki, şoke olma ve inanmamadır. Gerçeğin hemen inkârı, çoğu kez, katlanılması çok güç gerçeğin yarattığı kaygı, panik ve çaresizlik duygularına karşı gelişen bir savunmadır. Bir anlamda gerçeği redderek hasta, kendini dayanılmaz olan kaygıdan korur. Bu nedenle hastaya gerekli sosyal, çevresel ve duygusal desteklerin sağlanarak bunun yavaş yavaş söylenmesi daha doğru olabilir. İkinci aşamada kızgınlık ve depresyon gelişir. Hastanın kızgınlık ve isyanını ifade edememesi, depresyon riskini arttırır. Bu dönemde kaygı, yemeden-içmeden kesilme, dikkat dağınıklığı, “Neden ben?” türü hiddetlenmeler ve isyan duyguları normaldir.
Kanser hastalarında hangi psikolojik rahatsızlıklar görülebilir?
Kanser hastalarında ortaya çıkan psikiyatrik bozukluklara ilişkin araştırmalar, bu hastaların yarısına yakınında tanı, tedavi ve seyrin bir aşamasında tedavi gerektirecek düzeyde psikiyatrik bozukluk görüldüğünü ortaya koyuyor. Psikiyatrik açıdan bu tabloların sıklığı şöyle bir sıra izler: depresif uyum bozukluğu, majör depresyon, organik beyin sendromu, kişilik bozuklukları ve anksiyete bozukluğu. Depresyon ve organik beyin sendromu, kanser hastalarında en yaygın psikiyatrik bozukluklardır.
Psiko-onkolojinin önemi nedir?
Psiko-onkoloji (kanser psikolojisi) kanser tedavisindeki gelişmelerle birlikte giderek önem kazanmış ve bugün de tedavinin ayrılmaz bir parçası olarak giderek yayılmakta ve gelişmektedir. Psiko-onkoloji, kanserin hasta, aile ve tedavi ekibi üzerindeki psikolojik etkilerini, psikolojik ve davranışsal faktörlerin kanser risk ve seyrindeki etkilerini araştıran ve kanser hastalarına psikolojik tıp hizmetlerini sunan bir disiplin.
Ülkemizde genel olarak hastalığın medikal tedavisi dünya şartlarında yapılsa da psikososyal boyutu yeterince önemsenmiyor. Oysa kanser hastalığı cerrahi girişim-kemoterapi-radyoterapi ile tedavi edilirken hastanın psikolojisinin desteklenmesi tedavinin bütünleyici bir parçasıdır. Hastalığın ve tedavi yöntemlerinin yarattığı psikiyatrik komplikasyonlar ve psikolojik uyum güçlükleri (inkârdan felaketçi tutuma kadar) hastanın uyumunu, yaşam kalitesini, ilişkilerini bozmanın ötesinde hastalığın seyrini ve tedaviye cevabını olumsuz etkiler.
Psikolojik desteğin kanser hastaları üzerindeki faydaları neler?
Kanser hastalarında psikoterapi hastalığın fiziksel tedavisini tamamlar; tedavinin bütünleyici ve ayrılmaz bir bölümüdür. Kişiye, hastalığın tipine, evresine, psikososyal çevreye göre değişmekle beraber, kanser hastalığı zaten psikolojik zorlanma ve bozukluklara yol açma potansiyeli en yüksek olan hastalık gruplarındandır. Kanserde psikolojik tedavi girişimleri; bireysel psikoterapi, psikolojik eğitim veya grup terapisi ile kanserle baş etme davranışını geliştirmek için uygulanan sistematik çabalardır. Genel amacı; morali kendine güveni ve baş etme yetisini artırırken, sıkıntıyı ve ruhsal sorunları azaltmaktır.
Ayrıca; bireyin hastalıkla savaşırken kontrol duygusunu geliştirmek ve karşılaştığı sorunları çözmede pratik çözümler gösterebilmek; kızgınlık, öfke, suçluluk gibi duygu ve tepkilerin serbestçe ifade edilmesini ve hastalıkla ilgili düşüncelerin anlatılmasını cesaretlendirmek; psikolojik ve sosyal uyumu sağlayarak yaşam kalitesini arttırmak ve hasta ile aile ve sosyal etkileşim alanları arasındaki etkileşimi güçlendirmek psikoterapinin amaçları arasında sayılabilir.
Aile yakınları da psikolojik destek almalı mı?
Kanser, hastalığı yaşayan kişide olduğu kadar ailesinde de krize neden olur. Hasta ile aile arasındaki ilişkilerde güçlükler ortaya çıkar. İlişkilerde dengeli, duyguların serbestçe ifadesine izin veren, çatışmaların az, işbirliğinin fazla olduğu ailelerde hastanın uyumu en iyi seviyeye çıkar. Ayrıca kanser hastasına ek olarak, sıklıkla aileler de psikolojik destek ve tedaviye ihtiyaç duyar. Özetle, tüm hastalık süreci ve sonrasında psikolojik tedavi ve destek tüm bu zorlu süreci destekleyecek, yaşam kalitesini ve tedavi etkinliğini artıracaktır.