Toplumda uzun süredir, çokça üzerinde durulan, özelikle reklamlar, magazin haberleri ve hatta eğlence sektörünün altını çizdiği bir kusursuz beden imgesi var. “Genç kalmak, zayıf olmak, mükemmel ölçülere sahip erkek ve kadın olmak beğenilmek için şarttır” mesajı kozmetik ürünlerden, yarışma programlarına kadar geniş bir yelpazede tekrarlanıyor.
Çok tanrılı dinlerde güzelliğin sembolü tanrılar ve tanrıçaların özellikleri, hepimize bir kozmetik ürünü kadar yakın sanki. Bu sistemin içinde, bu mesajlarla büyüyen çocuğun, bu sistemi ve mesajı benimseyeceğini düşünebiliriz. Bunu benimseyen çocuk, ileride toplumsal sistemin içinde yer alacaktır.
Birey bu mesajı içselleştirdiğinde toplum da içselleştiriyor demektir. Bunun devamında toplumun desteklediği bu kavramlar bireyin sahip olmak zorunda olduğu ve sahip olursa onaylandığı birer kişilik özelliğiymiş gibi algılanabilir. Bu da, kendimizle ilişkimize ve başkalarıyla olan ilişkilerimize yansıyacaktır.
Kendimizle ilişkimize bakarsak, inancımız, “zayıf olursak, güzel oluruz” haline gelebilir. Bu inanç, kişide eğer temelde bazı psikolojik sıkıntılar varsa ve bu sıkıntılarla birleşirse, bozuk beden algısına ve farklı yeme bozukluklarına dönüşebilir. Bu kriterlere sahip olmayan kişilerde depresyona, düşük benlik algısına sebep olabilir.
Başkaları ile ilişkilerimize bakarsak, biz de sadece zayıf olan, güzel olan ve seksi olan kişileri arkadaş veya sevgili olarak beğenir hale gelebiliriz. Hatta bu görünürdeki kriterler, ilişkimizi belirleyen ana kriterler haline gelebilir. Sonrasında ilişki derinleştikçe, yakınlaştıkça Photoshop'suz ve yakın gözlüğü ile kusursuz güzellik ve mutluluk olmadığı gerçeği ile yüzleşiriz, kusursuz güzel olanı bulmak ve kusursuz mutluluğa erişmek için yeni ilişkiler ararız.
Daha güzel olunması gerektiği fikri Photoshop'un, daha zayıf olunması gerektiği fikri diyetlerin, yeme bozukluklarının ve daha genç görünmesi gerektiği fikri çocuk yaştaki seksi modellerin, estetik ameliyatların artmasını sağlıyor olabilir. Kusursuz güzelliğe erişmekle, kusursuz mutluluğa erişileceği, hatta neredeyse kusursuz kişiliğe erişileceği umudunu besliyoruz.
Bu kusursuz güzellik, zayıflık gibi kavramları besleyen medya ve reklam sektörü, elbette verdiği mesajlardan sorumludur. Bu sorumlulukla hareket etme ve etik kurallara temel insani sorumluluklar dahilinde bakmak önemlidir. Kahramanlıkların altını çizmek, toplumun gözünde değerli olanın peşinden gitmek medyanın yapabileceği önemli işlerdendir. Medya ve reklamcılık insani özellikleri hedef alır ve bunları gündeme taşırsa, toplum, bu görsellikten içselliğe değişimi takip edecektir. Haber yapılan; seksi olan değil, yetenekli olan olduğunda gençlik yeteneklerini geliştirip kendini bu yönüyle ortaya koymak, farkını göstermek isteyecektir.