"Kanser ile alerji arasındaki zıt bir ilişki vardır. Bu ilişki ilk kez 1980’li yıllarda fark edildi. Kanser hastalığı bir tür bağışıklık sistemi anormalliği olarak kabul edilir. Benzer şekilde bağışıklık sisteminin de bir diğer türde anormalliği kabul edilen alerji ile ilişkisi, zıt kutuplar esasına dayandırılır.
'Hijyen Hipotezi' olarak tanımlanan bu durum şöyle açıklanabilir:
Vücudumuzda bağışıklık sistemi, bir terazinin iki kolu gibi dengede kalarak çalışır. Bir kol mikropları yok etmek için çalışırken (Tip 1) diğer kol ise alerjik reaksiyonlardan (Tip 2) sorumludur. Yeni doğan bir bebek anne karnından alerjiye yatkın (Tip 2 hücreler baskın) olarak doğar. Zamanla bağışıklık sistemi mikroplarla karşılaştıkça Tip 1 sistem (aynı zamanda kanserden de sorumlu tutulan sistem) ağırlık kazanmaya başlar ve Tip 2‘yi dengeler. Bu dengenin sağlanamadığı durumlarda anormal reaksiyonlar gelişir. Erken dönemde mikroplarla yeterli temas sağlanmazsa Tip 2 T hücreleri baskın kalır ve çocuk alerjik olur.
Hijyen hipotezi kanser ve alerji arasındaki ilişkiyi tam olarak izah etmek için yeterli değildir. Farklı kanser türleri için farklı reaksiyonlar söz konusudur. Zamanla çalışmalar genel anlamda kanser hastalığını araştırmak yerine, özgün kanser türlerini ve türlerin alerji ile ilişkisinin araştırılması yönüne kaydı.
Haberde yer alan araştırma sonuçlarına göre, özellikle beyin kanserlerinin alerjik olan kişilerde daha az görüldüğü gözleniyor. 'Sitokin' diye adlandırılan bağışıklık sistemi elemanlarının burundan uygulandığında beyin dokusuna geçebildiği gözleniyor. Alerjik nezlesi veya alerjik astımı olan kişilerin solunum yolundaki bağışıklık sistemi elemanlarının beyne göç ederek beyin kanserinden koruduğunu içeren hipotezlerin var. Ancak aradaki ilişkinin net bir şekilde ortaya konması için daha kapsamlı araştırmalar gerekiyor."