Yatak odamızın ‘uyku’ odası olmaması…
Yorgunluğun en büyük sebeplerinden biri uykusuzluk, güzel ve rahat bir uyku çekmemiş olmaktır. Uykuyla ilgili yaşadığımız sıkıntıların temelinde yatan sebeplerden en önemlisi de yatak odamızın uykuya uygun bir konforu olup olmadığıdır. Uykuya dair bir oda nasıl dekore edilir derseniz; öncelikle perdelerinizin kalın ve koyu renklerde olması gerektiğini hatırlatalım. Odanız içeriye ışık almamalı. Onun dışında televizyon, bilgisayar gibi teknolojik aletleri kesinlikle yatak odanızdan uzak tutun. O odanın sadece sizin uyumak için kullandığınız bir oda haline getirin; bu uyku moduna girmenizi her zaman kolaylaştıracaktır.
Telefon yüzünden sürekli elektromanyetik dalgalara maruz kalmak…
Radyasyon saçan elektronik aletlerin yarattığı dalgalar uykusuzluğa da, baş ağrılarına da; dolayısıyla yorgunluğa da neden olur. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 35’ini maruz kaldığı bu elektromanyetik hassasiyet vücudumuzun bütün doğal ritminin bozulmasına yol açıyor. Dolayısıyla bu tip aletleri mümkün olduğunca az kullanmak, özellikle de yatak odamızdan, başucumuzdan eksik etmemiz gerekiyor. Bu konuda birkaç tüyo daha verelim… Dijital saatlerinizi yatağınıza yakın tutmayın, bilgisayar ekranına çok yakın durmayın ve saç kurutma makinesini 10 dakikadan fazla kullanmayın.
Hiç spor yapmamak da aşırıya kaçmak da yorgunluk yapıyor…
Spor yaparken aşırıya kaçtığımızda vücudumuzu fazla yormuş oluruz; bu da enerjimizin gitmesine, pilimizin bitmesine ve kendimizi bitkin hissetmemize neden olur. Hiç spor yapmamanın da yorgunluğa ve enerji düşüklüğüne neden olduğunu biliyor muydunuz? Bu nedenle yapmamız gereken sporun dozunu iyi ayarlamak, doğru zamanlarda doğru egzersizleri yapmak gerekir. Örneğin yürüyüş, koşu, aerobik gibi sporları gündüz yapın; yoga, stretching gibi dinlendirici sporları ise akşam uygulamayı tercih edin.
Öğünler ve yediklerin çok önemli…
Uzmanlar diyet yapanlara da yapmayanlara da sağlıklı beslenme açısından günde 5 öğün önerir; 3 ana, 2 ara olmak üzere. Sağlıklı bir insan olmanın yanı sıra, enerji düşüklüğü yaşamamak ve kendimizi gün boyunca bitkin hissetmememiz için bu 5 öğünü hayatımızın rutinine dönüştürmemiz çok önemlidir. Özellikle sabah kahvaltısı gün boyunca sahip olacağınız enerjiyi önemli oranda etkileyecek, öğle yemeği de akşam iş çıkışınızda kendinizi yorgun hissetmenizi önleyecektir. Ara öğün olarak atıştıracağınız ufak bir yoğurt ve sağlıklı kuruyemişler de kan şekerinizin düşmesini önleyip, enerjinizi destekleyecektir. Akşam yemeğinde hafif birşeyler yemeniz yeterli olacaktır. Ayrıca kafein ve nikotin tüketiminin de direkt olarak enerjiyi yok ettiğini hatırlatalım…
Bazı hastalıklar siz farkında olmadan yorgunluk yapıyor...
Bazı hastalıklar da yan etki olarak yorgunluğa neden olur. Örneğin böbrek rahatsızlıkları kişide kansızlık yaratır ve bu nedenle ciddi bir enerji kaybına neden olur. Veya teşhis edilmemiş diyabet de yorgunluğun nedenlerindendir. Çünkü şeker hastalarının vücudundaki glikoz enerjiye dönüşemez. Bitkin hissetmeye neden olan bir diğer konu da az çalışan tiroidlerdir. Tiroidin ürettiği hormon metabolizmayı ve enerji seviyesini düzenlediğinden, az çalışması durumunda halsizlik söz konusu olur. Kronik yorgunluktan şikayetçiyseniz, eğer tüm bu kontrolleri yaptırdıysanız ve sorun bunlar değilse; bir de psikoloğa danışmanızda fayda var. Çünkü bu durumun sebebi, siz farkında olmadan, depresyon da olabilir.