Bu bozukluk genellikle sinirsel kökenlidir. Birincil sindirim bozukluğu teşhisini koymadan önce, sindirim bozukluğuna yol açabilecek olan midedeki ve mide dışındaki bütün rahatsızlık olanaklarının incelenmesi gerekir. Örneğin çoğu kez sinsi bir şekilde gelişen mide ülseri birincil sindirim bozukluğu ile karıştırılmaktadır. Teşhis olanaklarının gelişmesi sinirsel sindirim bozukluğu teşhisini kolaylaştırmıştır.
Sindirim bozukluğu gastrit, mide ülseri, mide kanseri vb. gibi midedeki anatomik bozukluklara veya işlevsel bakımdan mide ile yakından ilişkili olan onikiparmakbağırsağı, körbağırsak takısı, karaciğer, öd yolları vb. gibi organların yapılarındaki bozukluklara bağlı ise ikincil (ya da semptomatik) sindirim bozukluğu adını alır.
Mide dışındaki zedelenmelerde, sindirim bozukluğu sinirsel refleksler sonucunda oluşur; yukarda belirtilen organlar ile mide arasında sinirsel bakımdan sıkı ilişkiler vardır. Örneğin bazı apandisit olaylarında ağrı mideye vurarak dokulara yayılabilir.
İkincil sindirim bozukluğu, bu zorluğa yol açan hastalığın (mide, onikiparmakbağırsağı ülseri, mide kanseri vb.) tedavisi ile önlenir. Birincil sindirim bozukluğu sinirleri bozuk olan kişilerde görülür. Birincil sindirim bozukluğu da iki türe ayrılır. Bunlar mide özsuyunda hidroklorik asit fazlalığı ya da azlığı görülen türlerdir. Hidroklorik asit fazlalığı sonucunda hasta fazla yemek yememesine rağmen midesinde, yanma, ağrı ve geğirme gereksinmesi duyar. Uygun bir perhiz hidroklorik asit fazlalığı veya azlığını giderebilir.
Mide özsuyundaki hidroklorik azlığı veya fazlalığı ruhsal durumla (heyecan, üzüntü, sıkıntı) yakından ilgili olduğundan bu durumlarda sakinleştirici ilaçlar verilir, hasta şehir gürültüsünden uzaklaştırılır. Bağırsak kökenli sindirim bozukluğu bağırsaklarda sindirim işleminin aksamasının sonucudur. Çoğu zaman mide ve bağırsak kökenli sindirim bozuklukları bir arada görülür. Bağırsak kökenli sindirim bozukluğunda bağırsak çeperleri duyarlılıklarını, hareket ve salgılama yeteneklerini kaybederler. Sindirim bozukluğunun nedenini bağırsaklardaki ya da sindirim aygıtının yakın organlarındaki (mide, karaciğer, pankreas) bozukluklarda aramak gerekir.
Adı geçen organlar sinirsel ve işlevsel bakımlardan bağırsaklarla yakından ilişkilidir. İştahsızlık, kötü ağız kokusu, bağırsaklarda fazla gaz birikimi sonucunda midede şişkinlik, ishal veya kabızlık, yellenme, karında ağrı duyulması sindirim bozukluğu belirtileridir. Tedavi sindirim bozukluğunu giderecek bir beslenme rejimi uygulanmasına dayanır. Hasta karbonhidratları sindirmede zorluk çekiyorsa, ekmek, makarna, pirinç, patates, şeker verilmez. Proteinlerin sindirilmesi zorluk yaratıyorsa, protein içeren besinler (özellikle et) verilmez.
Hızlı yiyen hızlı kilo alır
Hızlı ve doyana kadar yemek yiyen kişilerin kilo alma riskinin diğerlerine göre 3 kat daha fazla olduğu açıklandı. Bir İngiliz tıp dergisinde yayımlanan ve Japon araştırmacılar tarafından yapılan araştırma sonucunda, fast food tarzı yiyeceklerin tüketilmesi ve yemek yeme alışkanlığının azalmasıyla birlikte şişmanlık oranının artmasından sonra şimdi de, hızlı yemek yemenin kilo aldırdığı ortaya çıktı.
Dünya Sağlık Örgütü, 20 milyonu 5 yaşın altında olan 400 milyon kişinin obez olduğunu duyururken yetkililer, aşırı kilonun diyabet ve kalp hastalıklarının artmasında etkili olduğu konusunda uyardı. Yaşları 30 ila 69 arasında değişen 3 bin Japon üzerinde yapılan araştırma sonucunda erkeklerin yarısının, kadınların ise yarısından fazlasının doyana kadar, erkeklerin yüzde 45’inin, kadınların ise yüzde 36’sının ise hızlı bir şekilde yemek yediğinin ortaya çıktığı belirtildi. Araştırma sonucunda, doyana kadar ve hızlı bir şekilde yemek yiyen kişilerin, doyana kadar yemeyen ve yavaş yiyen kişilere göre şişmanlama ihtimalinin 3 kat fazla olduğu belirtildi. Araştırma sonucunun, ne kadar ne yendiğine değil, yeme şeklinin kilo almaya etkisine ışık tuttuğu kaydedildi.