Hormonların belli organlar tarafından üretilen, kana salınan ve gidip başka bir dokuda etki eden maddeler olduğunu söyleyen Dr. Aydın, insan bedeninde hormon salgılayan pek çok organ olduğunu ifade ederek bunları şöyle sıralıyor: “Hipofiz bezi, hormon salgılayan diğer organların kontrol merkezidir. Troid bezi, metabolizmamızı, paratroid bezleri kalsiyum dengemizi, pankreas bezi ise şeker dengemizi kontrol eden endokrin organlarımızdır. Bunun yanı sıra vücudun su, kortizon dengesini kontrol eden ve bazı cinsiyet hormonlarının salgılandığı böbrek üstü bezleri ve son olarak erkeklerde testisler kadınlarda yumurtalıklar olmak üzere üreme organları diğer hormon salgılanan organlarımızdır.”
“Hastalıkların teşhisinde hormonlar akla getirilmeli”
Vücudumuzda çok fazla endokrin organ olması sebebiyle, hormonların vücudumuzun her noktasını kontrol ettiğini vurgulayan Dr. Aydın, “Endokrin sistemimizin vücudumuzun kontrol merkezdir. Bütün organların ve sistemlerin düzgün çalışması hormonların düzgün çalışmasına bağlıdır. Bir organda oluşan hastalık doğrudan ya da dolaylı olarak endokrin sistemi etkiler. Aynı şekilde endokrin sistemdeki bir hastalık bütün organları etkileyebilir. Dolayısıyla her hastalığın teşhisinde ‘acaba hormonlarda bir problem mi var?’ yaklaşımı benimsenmeli ve hasta gerekli taramalardan geçirilmelidir” diyor.
Dr. Aydın hormonların salgılanmasıyla bozuklukların yol açabileceği rahatsızlıklara ise şu örnekleri veriyor: “Örneğin troid bezlerinde oluşan bir bozukluk tüm bedeni etkiler. Bu hormon metabolizmayı yani organların çalışma temposunu yönettiğinden fazla salgılanması, organların fazla çalışmasına ve yorulmasına neden olur. Bu durum kalbi yorar, kas kasılmalarını artıracağı için kas dokusunu etkiler; titremelere neden olur. Sinir dokusunu etkiler; uykusuzluk ve sinirlilik gibi şikayetlere yol açar. Bağırsak hareketlerini etkiler, sık tuvalete çıkılmasına neden olur. Cildin incelmesine ve saçların dökülmesine neden olur.. Paratiroid hormonunun fazla salgılanması kemik erimesine, böbrek taşı oluşumuna neden olur. Aynı şekilde böbreküstü bezlerinden salgılanan bazı hormonların fazla salgılanması tansiyon yüksekliğine yol açar. Özetle bir hormonun fazla ya da az salgılanması bedenimizin farklı yerlerinde bulunan farklı organları etkileyebilir. Şikayetler tüm bedeni kapsar.”
Adet düzensizliğinin nedeni büyük ihtimalle hormonlarla ilgilidir
Kadınlarda sıklıkla görülen adet düzensizliğinin de bu anlamda iyi bir örnek olduğunun altını çizen Dr. Aydın, adet düzensizliği olan kişilerin çoğunlukla kadın doğum uzmanına başvurduğunu, ancak bu rahatsızlığın jinekolojik bir nedeni olmasının çok nadir olduğunu belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Adet düzensizliğinin altında yatan neden büyük ihtimalle hormonal bir bozukluktur. Bu illa yumurtalıklardan salgılanan bir hormonun bozukluğu olmak zorunda değildir. Böbrek üstü bezleri ya da hipofiz bezinde kaynaklanan bir sorun da olabilir. Dolayısıyla tek bir şikayette üç farklı organın taranması gerekebilir. Bu durumda ilk olarak hormon sistemi incelenmeli, eğer bir sorun yoksa jinekolojik bir nedenden şüphelenilmelidir. Diğer şekilde hasta vakit kaybedecektir.”
Endokrin sistemin son yıllarda çok daha fazla anlaşılmaya başlandığını belirten Dr. Aydın, hormonlar ve organlar karşılıklı olarak birbirini etkilediği için pek çok hastalıkta birtakım hormonların doğrudan ya da dolaylı olarak etkili olduğunu söylüyor. Hastalıkların tedavisinde endokrin sistemin önem kazandığını vurgulayan Dr. Aydın, “Endokrinoloji gelişmeye çok açık bir bölüm. Her geçen yıl yepyeni hormonların keşfedilmesiyle, mevcut hastalıkların tedavisinde yeni yöntemler ve ilaçlar geliştiriliyor” diyor.