memory center 05.06.2009

Neden aşık olmak istiyoruz?

Hormonal değişimlerden dolayı bahar ve yaz mevsiminde daha kolay aşık oluyoruz...

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Zülküf Önal, hormonal değişimler nedeniyle bahar ve yaz aylarında duyguların yoğun hissedildiğini ve çok daha kolay aşık olunduğunu bildirdi. Önal, "Kompleks nörobiyolojik bir fenomen olarak güven, inanç, haz ve ödül aktivitelerinin beyinde yer aldığı bir süreç" anlamındaki aşkın limbik sistemin bütünlüğünün işareti olduğunu söyledi.

Neden aşık olmak istiyoruz?

Mevsimsel değişimlerin aynı zamanda duygusal değişimlere de neden olduğunu belirten Önal, "Hormonal değişimler nedeniyle bahar ve yaz aylarında duygular yoğun hissedilirken çok daha kolay aşık olunuyor" dedi. Romantik aşkın hayat verip motive ettiğini, bu sürecin insan türünün devamlılığı için de gerekli olduğunu anlatan Önal, beynin belli bölümlerinin aşk konusunda farklı rolleri olduğunu bildirdi.

Beyinde Aşkla İlgili Rolü Olan Bölümler
Önal, kadınlarda erkeklerden daha geniş olan ‘ön singulat kortex’ adlı bölümün seçenekleri tartıp kararları verdiğini, endişe merkezi olduğunu belirtti. Bu bölümün düzgün çalışması durumunda dikkatin farklı şeylere yoğunlaşabildiğini, zor durumlardan çıkış yolları bulunduğunu, hataların bağışlandığını, geçmişin acılarının unutulduğunu, iyimser bir bakış açısıyla geleceğe umutla bakıldığını, ilişkinin iniş ve çıkışlarıyla baş edilebildiğini kaydetti.

Kadınlarda daha geniş ve erkeklere nazaran 1-2 yıl daha erken olgunlaşan "prefrontal korteks’ adlı bölümün ise duyguları kontrol ettiğini ifade eden Önal, "Beyin korteksi, kişinin duygusal ve cinsel anlamda yaşadıklarından öğrendiklerini daha sonra kullanılmak üzere depolama işlevini görür. Frontal korteks de kişiler arası ilişkiler, duygusal ve cinsel seçimlerde ve kişisel eğilimlerde görev alacak öğrenme işini üstlenmiştir" diye konuştu.

Önal, duyma, okuma, sosyal işaretleri okuma, kısa süreli hafıza, anıları uzun süreli kaydetme, müziği işleme, seslerin tonu ve duygu durum dengesi ile ilişkili olan ‘temporal korteks’ adlı bölümün doğru çalışması durumunda da duygusal denge, doğru anlama, uygun kelimeleri kullanma ve hafızayı canlı tutmayı sağladığını belirtti.

Endişe merkezi olan ‘Bazal gangliya’nın da duygu, düşünce ve hareketleri bütünlediğini, vücudun rölanti ayarını yaptığını, hareketleri yumuşattığını, motivasyonu düzenleyip zevke vasıta olduğunu kaydeden Önal, "Bazal ganglion olarak adlandırılan accumbens çekirdeği, bir ilişkiyi ya da cinsel işlevi başlatmada ve zevk alma işlevinde uyarıcı görev üstlenir" dedi.

Aşk Hormonları

Limbik sistemin ise olumlu ve olumsuz duygusal hafızayı depoladığını, uyku ve iştah döngülerini kontrol ettiğini, kokuları doğrudan işlediğini anlatan Önal, "Doğru çalıştığı zaman kişi iyimser olur ve rahat ilişki kurar. Aldıkları bilgileri süzgeçten geçirip çevresindekilere olumlu olarak yansıtır. Neşeli, cinsel açıdan çekici ve tutkulu olabilir" şeklinde konuştu.

Vücutta aşktan sorumlu bazı hormon ve moleküller de bulunduğuna dikkati çeken Önal, bunlardan ‘feniletilamin’in beyinde aşkla ilgili oluşan en önemli kimyasal olduğunu; güçlü, kontrolü elinde tutan, herşeyi tüketen, bazen sadece işle ilgilenen bazen de baştan çıkarıcı olan ‘östrojen’in de beyne kendini iyi hissettiren kimyasallar olan dopamin, serotonin, asetilkolin ve norepinefrinin ‘arkadaşı’ olduğunu söyledi.

‘Testesteron’un, "iddialı, odaklanmış, her şeyi tüketen, erkek, baştan çıkartıcı, saldırgan ve hissiz" olduğunu, ‘dhea’nın ise "bütün hormonların koruyucusu, bağımsız, baştan çıkarıcı, hayatın özünü içinde barındıran, enerji verici, testesteron ve östrojenin anne ve babası" niteliği taşıdığını anlatan Önal, "Gençlikte bol miktarda bulunur, yaşlandıkça azalır" dedi.

‘Adrenalin’in kalp hızını artırdığını, tansiyonu yükselttiğini, vücudu tetikte tuttuğunu, zevk ve heyecanın zeminini hazırladığını kaydeden Önal, ‘dopamin’in de zevk, motivasyon ve konsantrasyonla ilgili olduğunu söyledi. Önal, "Bu hormon beynin ödül merkezinde yer alır. Yeterli dopamin düzeyi kendine güveni artırır. Aşkın ilk dönemlerinde yüksek dopamin, düşük serotonin seviyesi gözlenir" diye konuştu.

‘Serotonin’in de iyi hissettiren bir molekül olduğunu vurgulayan Önal, bunun duygu durumunun düzenlenmesi ve duygusal esneklikte rol oynadığını bildirdi.

"Aşkın kimyasal senfonisi" denilen hormonların işleyişi ile ilgili de bilgi veren Önal, östrojen, testesteron, nitrik oksit ve feromonların ‘çekim’; adrenalin, noradrenalin, dopamin, serotonin ve feniletilenaminin ‘karasevda’; oksitosin ve vazopressinin ‘bağlılık’; azalan serotonin ve endorfinin ise ‘ayrılık’tan sorumlu olduklarını bildirdi.


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER