Skolyoz, omurganın yana yatışı olarak ifade ediliyor. İnsan omurgası, gelişim evresinde dış kuvvetlere açıktır ve bu da çeşitli eğilmelere yol açabilir. Ancak bir omurun sadece diğer omur üzerinde hafifçe eğilmiş olması skolyoz olarak tanımlanamaz. Skolyoz olan kişide eğilen bölgedeki omur, diğer omur üzerinde sağa veya sola doğru rotasyona uğramış yani sağa ya da sola dönmüştür.
Skolyozun çok çeşitli nedenleri olabilir. Sinir ve kas hastalıklarına bağlı gelişebilir. Metabolizma rahatsızlıklarına bağlı ya da doğuştan omur ve kaburgaların yanlış gelişimine bağlı da oluşabilir. Araştırmalar, skolyozun en çok gözlenen tipinin ‘idiopatik’ (latince: Kendiliğinden gelişen) olduğunu gösteriyor.
Skolyoz tedavisinde dört farklı yaklaşım uygulanıyor
İzlem
25 derecenin altında skolyozu olan hastalar, müdahale edilmeden 4-6 ay aralarla takip ediliyor. İskelet yapısı tam gelişmiş, büyümesi tamamlanmış kişilerin takibi daha seyrek yapılabiliyor.
Korse
25-30 derece eğrisi olan ve eğriliği artan hastalarda, 20-29 derece arasında eğrisi olan ve önünde en az iki yıl büyüme süresi olan hastalarda korse uygulaması tercih ediliyor.
Egzersiz
Bobath, Vojta, Katharina Schroth teknikleri gibi tekniklerin yanında klasik germe ve güçlendirme egzersizleri de uygulanabiliyor. 15 derecenin üzerinde skolyozu olan çocuklara ve 40 derecenin üzerinde skolyozu olan erişkinlere egzersiz tedavisi verilebiliyor. Çalışmalar, 60 dereceye kadar olan skolyozlarda egzersiz tedavisinin başarılı olduğunu gösteriliyor.
Cerrahi
45 derece ve üzerinde eğrisi olan, eğrisi artan hastalara cerrahi girişimler öneriliyor.
Korse kullanımı
Bu yöntemin başarısı iki temel noktaya dayanıyor. Birinci nokta, sorumlu doktor ve ortopedi teknikeri tarafından hastaya en uygun korsenin hazırlanması. İkinci noktaysa hastanın korseyi kullanma süreleri ve şekillerine disiplinli şekilde uyması. Burada en büyük zorluk, ergenlik çağındaki gençlerde kozmetik önceliklerin belirmesi ve korse kullanımının arkadaş çevresi tarafından kabul görmemesi.
Genelde 40 dereceye kadar olan skolyozu olanların korse kullanımından fayda gördüklerine dair bilgi bulunmakla beraber daha yüksek derecelerdeki skolyozlarda da korse kullanılabiliyor. Cobb açısı 20 derece olan ancak hızlı ilerleme bekleyen hastalarda (ergenlik döneminin başındakiler) ve ergenlik döneminin sonuna gelmiş ancak 40 derece skolyozu olan hastalarla bir senede 20 dereceden fazla kötüleşme kaydeden hastalar, korse adayları arasında.
Teknolojik modelleme
Skolyoz tedavisinin kullanılmaya başlandığı yıllarda Milwaukee tipi korse tercih ediliyordu. Daha sonra Cheneau, hafif ve fonksiyonel bir korse üretti. Ancak bu korseyle sırtta aşırı düzleşmeler meydana geldi. Rigo bu düzleşmeleri engellemek için Cheneau korsesini yeniledi ve Rigo-Cheneau sistemini kullanmaya başladı.
Halen korse yapılmadan önce alçıyla bir nevi korsenin negatifi çıkarılıyor ve korse bu negatif üzerinden yapılıyor. Teknolojinin gelişmesiyle bilgisayar destekli modellemeler de kullanılabiliyor. Bu şekilde daha kesin sonuçlara ulaşılıyor.
Korseler kişi üzerinde fiziksel ve psikolojik yük oluşturuyor. Bu yüklerin özellikle aile tarafından bilinmesi ve paylaşılması önemli. Alışma evresinde korse günde 23 saat takılamayabilir. Aralarda korsenin bantları 15-20 dakika gevşetilerek derinin üzerinde basınç bölgeleri oluşması engellenebilir.
Tedavide aile desteği şart
Eğer gece uykusu bozulmuşsa üç gece korse kullanımına ara verilip tekrar başlanabilir. Erken korse kullanımına başlayan gençlerde aşırı düzelmeyle ters tarafta eğilme oluşmasını engellemek için 13-14 yaşından itibaren korse bırakılabilir. 40 derecenin üzerindeki skolyozlardaysa 16-18 yaşından itibaren korseyi bırakmaya başlamak daha mantıklı olur. Bırakma şekli, üç ayda bir günde 3-4 saat korse takmayı azaltmak, son altı aysa sadece gece takmak olabilir.
Dr. Eser Alptekin