@Pudra özel haberidir, izinsiz kullanılamaz. 15.01.2017

Bakterilerle savaşırken aslında yanlış mı yapıyoruz?

Antibakteriyel ürünlerle mikropları öldüreceğiz derken süper mikroplar mı yaratıyoruz? Yrd. Doç. Dr. Ebru Karpuzoğlu'na sorduk.

Deterjandan çoraba, mendilden klozete her şeyin anti-bakteriyeli var ve talep görüyor. Hadi yetişkinler neyse, ama bebeklikten itibaren çocuklarımız bu ürünlerle tanışıyor. Elleri, ağızları ve neredeyse tüm cildi bu tür ürünlerle çok sık temas ediyor.

Bakterilerle savaşta yanlış strateji!
 
Diğer yandan zaman bakterilere saygı duyma zamanı. En azından vücudumuz için yararlı olanlara. İnsan vücudunda insan sağlığına yararlı 100 trilyon kadar mikrop ve doğal bakteri bulunuyor. Kirpiklerden bağırsaklara, ağızdan genital organlara hemen her yerimizde yaşayan yararlı bakteriler sağlığımız ve bağışıklığımız açısından kilit bir öneme sahip. Antibiyotikler, yanlış beslenme, çevre kirliliği ve anti-bakteriyel ürünlerin bu bakterileri yok ettiği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.
 
Hal böyle olunca zihnimizde pek çok soru oluştu ve biz de bu soruları Georgia Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve Moleküler Tıp ve İmmünoloji uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ebru Karpuzoğlu’na yönelttik.
 

emzirme
Anne sütünde bile anti-bakteriyel varmış

“Çoğu anti-bakteriyel sabun ve benzeri ürünlerin içinde triklosan veya triklokarban adlı kimyasal geniş spektrumlu anti-bakteriyel maddeler bulunuyor. Triklosan sadece sabunda değil diş macunu ve deodorantlarda da bulunuyor. Bilimsel çalışmalar, bu maddeyi ortalama % 0.1 ila 0.3 oranında içeren ürünlerin kullanılması sonucunda triklosanin deri, ağız ve sindirim sisteminden vücuda girdiğini gösteriyor. Her ne kadar vücuttan 24 saat içinde atılması gerekse de, yeni çalışmalar triklosanın anne sütünde, kanda ve idrarda bulunduğunu gösteriyor. Bu noktada aşırı anti-bakteriyel ürün kullanmanın hoş olmayan yönlerine dokunmak gerekiyor.” diyor, Karpuzoğlu.
 

Mikroptan arındırma düşüncesi yanlış!

Nedir bu hoş olmayan etkiler? Birincisi vücudu bakteri öldüren kimyasallara maruz bırakıyoruz. İnsanların vücutlarını ve kullandıkları eşyaları tamamen mikroptan arındırma düşüncesi aslında çok yanıltıcı. Bu bakterilerin çoğu bizim bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor, bağırsak sistemini iyi çalışması için olgunlaştırıyor. Dokunduğumuz her şeyi anti-bakteriyel sabunla veya ürünlerle temizleme, bağışıklık sistemimizi zayıflattığı gibi ilk nezlede hemen alt üst olmamıza neden olabiliyor.
 

Süper mikroplar üretiyoruz

Anti-bakteriyel ürünlerin fazla kullanılmasında ikinci yan etki ise süper mikropların daha kolay ortaya çıkması. Bu kimyasallar çevreyi anti-bakteriyel maddeyle kirletiyor. Çevreye karışan anti-bakteriyel maddeler ortamdaki mikropların zamanla süper mikroplara dönüşmesine neden oluyor. Bu süper mikroplar, antibiyotiklere karşı dirençli ve hastalık yapabilme gücü yüksek olan bakteriler. Vücudu koruması gereken, ancak zayıf ve bakterilere karşı eğitim görememiş bir bağışıklık sistemi bu süper mikroplarla karşılaştığında hastalık seyri oldukça tehlikeli olabiliyor.
 

İçtiğimiz suyla bize geri dönüyor

Üçüncü bir nokta da, her geçen gün daha fazla anti-bakteriyel kimyasallara maruz kalmamız. Kullandığımız anti-bakteriyel ürünlerdeki kimyasallar çevreye, suya karışıyor ve o suyla birlikte bize geri dönebiliyor.
bebek-yikamak-banyo

Astım ve alerjideki tırmanışın sebebi!

Karpuzoğlu’na göre anti-bakteriyel ürünleri çocuklar söz konusu olduğunda çok daha dikkatli kullanmalıyız. “Tabii ki çocukları temizleyeceğiz ancak aşırıya kaçmadan. Yeni bilimsel çalışmalar, bebeğin bağışıklık sisteminin gelişmesi için özellikle ilk yılın önemli olduğunu ve ileri ki yaşlarda enfeksiyonlara karşı dayanıklı olması için gerekli olduğunu gösteriyor.”

Nasıl bir çocuğun kaslarının gelişmesi için koşup oynaması, egzersiz yapması gerekirse, sağlıklı güçlü bir bağışıklık sistemi için bağışıklık sisteminin de çevrede olan bakterilerle eğitilmesi ve güçlenmesi gerekiyor. Hijyen hipotezine göre bebekler ve çocuklar ufak yaşta, bağışıklık sistemleri gelişirken mikroplarla tanışıp güçlenmezse, gelecekte çocuk daha çabuk hasta olabiliyor ve astım, alerjik ve oto-immün hastalıklara daha eğilimli hale geliyor. Alerji ve astıma sahip çocuk ve yetişkinlerin sayısının gittikçe artmasında bağışıklık sistemimizi güçlendiren iyi bakterileri aşırı hijyenle, yani aşırı anti-bakteriyel ürün kullanarak yok etmenin yakından ilişkisi var.  
Bu nedenle annelerin anti-bakteriyel ürünleri aşırıya kaçmadan kullanmaları hatta temiz su ve sabunla temizliği tercih etmeleri daha iyi. Doç. Dr. Karpuzoğlu, annelerin bu konuda mutlaka çocuk doktoruna danışmalarını öneriyor.
 

Normal sabundan hiç farkı yok!

Doç. Dr. Karpuzoğlu, anti-bakteriyel ürünler yerine alternatif olarak kişisel temizliğimizde sabun, sıcak su, alkol (kolonya) yeterli olduğunu söylüyor. “Ağustos 2015’te yayınlanan bilimsel bir çalışmaya göre, anti-bakteriyel triklosan içeren sabunların bakterileri azaltmada normal sabundan bir farkı yok. Elleri en iyi şekilde temizlemek için ovalayarak 20 saniye yıkamak gerekiyor. Ev temizliğinde alternatif olarak sıcak temiz su, hidrojen peroksit, çamaşır suyu ve sabun kullanılabilir.”
 

Gerçekten ne zaman gerekli? 

Anti-bakteriyel ürünlerin gerekli olduğu durumlar da var. Karpuzoğlu’na göre evde çok ciddi hasta veya zayıf bağışıklık sistemine sahip kişilerin bulunduğu durumlarda kullanılması faydalı olabiliyor.


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER