Fazla yağlı yiyecekler öğrenmeyi ve hafızayı yavaşlatıyor
"Yüksek kalorili ve yağlı yiyeceklerle beslenmek, öğrenme, yön bulma ve hafıza aktivitelerinde önemli rolü olan beynindeki hipokampus bölümünde bulunan nöron ve beyin hücreleri bağlantılarına çok büyük hasarlar veriyor." Amerika’da 'Brain, Behavior, Immunity' dergisinde yayınlanan makaledeki araştırma sonucu söylüyor bunu. Yediğimiz her yüksek kalorili ve yağlı öğün bizi adım adım obeziteye yaklaştırmanın yanı sıra beynimiz üzerinde de olumsuz etkiler bırakıyor. Fazla yağlı yiyecekler obezitenin en büyük sebeplerinden biri ve bu oran dünyada hızla artıyor. Sadece yetişkinler değil üstelik, çocuklar da risk altında. Obez kişiler az kilolu kişilere göre çok daha fazla kalp hastalığı, kalp krizi, diyabet ve kanser riski taşıyor. Fakat Gürcistan’da Dr. Alexis Stranahan öncülüğünde nörobilim uzmanları tarafından yapılan araştırma sonucunda iyi bir haber de var: Eğer yağlı ve kalorili beslenme biçiminden vazgeçip, az yağlı yiyeceklerle beslenmeye karar verirseniz beyniniz üzerindeki olumsuz etkiler iki ayda yok oluyor.Araştırmacılar iki grup halinde az yağlı ve fast food gibi çok yağlı yiyeceklerle 12 hafta boyunca besledikleri deneklerin beyin fonksiyonlarında farklılıklar tespit etmişler. Çok yağlı beslenen grup obez olmakla kalmamış, vücutta depolanan aşırı yağ yüzünden merkezi sinir sistemindeki bağışıklığı koruyan hücrelerde kronik iltihaplanma meydana gelmiş. Vücuttaki zararlı ajanlarla mücadele eden merkezi sinir sistemindeki bu bölümler fazla yağ birikiminden dolayı görevlerini tam olarak yerine getiremez hale gelmiş. Bu da öğrenme kabiliyetinden hafızaya kadar birçok yeteneğimizin yavaşlaması anlamına geliyor. Araştırma devam ederken bazı deneklere iki ay süreyle düşük yağlı yiyecekler verilmiş, kiloları çok hızla değişmese de beyin fonksiyonlarının normale döndüğü gözlenmiş. (Obezite geni nasıl kilo almaya neden oluyor? başlıklı yazımızı da okumanızı öneriyoruz.)
Şeker tüketmek narkotik madde kullanmakla eş değermiş!
Hem yetişkinlerin hem de çocukların karşı koyamadığı şekerli atıştırmalıklar, içecekler, çikolatalar, şekerlemeler, pastane ürünleri, paketli yüksek şeker içerikli gıdalar... Çok daha fazlasını sayabilmek mümkün. Şeker ve çikolataya karşı koymak zor ama beynimizde nasıl etkiler bıraktığını okuyunca belki fikriniz değişebilir. Örneğin, bir çikolatayı ısırdığımızda, ilk ısırık gerçekleştiği anda beynimizin zevk ve ödül merkezine yoğun sinyaller gidiyor. Yani şekerli yiyecekler tüketmek arkadaşlarınızla eğlenceli vakit geçirmek, seks ve narkotik maddeler kullanmak kadar zevk veriyor. Beynimizin bu bölgesinin salgıladığı kimyasalın ismi dopamin. Dopamin çok masum görünmesin, tam olarak uyuşturucu bağımlılarının narkotik madde kullandıklarında salgılanan kimyasal. Sonuç olarak şeker tükettiğimizde tüm beynimizde ve vücudumuzda uyuşturucu kullanmakla eş değer reaksiyonlar oluşuyor. Şeker, uyuşturucu kadar olmasa da bir bağımlılık yapıyor. Şekerin bir diğer kötü yanı da ne kadar yersek yiyelim yemekten sıkılmamamız. Bunun sonuçlarına baktığımızda ise iştahımızın çok açılması, yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve obezite riski yalnızca bazıları. Dünya Sağlık Örgütü, ortalama bir yetişkinin günde 25 gram yani 6 çay kaşığı şeker tükettiğini söylüyor. Fakat bir kutu kolada toplam 39 gram şeker olduğunu düşünürsek şeker tüketimi konusunda ne kadar uçlarda olduğumuz ortada. (10 günlük şekeri bırakma diyeti başlıklı yazımızı da okumanızı öneriyoruz.)Peki, ne yapmak gerekiyor? Şekeri mümkün olduğunca hayatımızdan çıkarmamız gerekli. Sadece çikolata ve şekerlemeleri yemesek bile aldığımız birçok paketli ürünün içinde az miktarlarda da olsa şeker olduğunu görmek mümkün. Şeker, ketçap, yoğurt ve hatta suda bile var. Bunlardan kaçınmanın yanı sıra doğal şeker tüketmek biraz daha faydalı. Yapay tatlandırıcılar yerine gerçek şeker pancarından üretilmiş şeker veya hindistan cevizi gibi meyvelerden alınan doğal şeker çok daha sağlıklı.